30 Haziran 2014 Pazartesi

Bencilim bencilsin benciller..

Bencil olmak diye bir gerçek var şu hayatta..
Ve en bencil olanımız aslında farkında olmadan yapar bunu. Bazıları da vardır bencil olup bununla övünen ki ben onlardan(d)ım .
Kısaca bahsedecek olursak bencillik: egoistliktir. Kendinden başkasını düşünmeyen sadece kendiyle alakalı olan olaylara ilgi duyan her zaman ilginin kendi üzerinde olmasını bekleyen kişi çok büyük bencildir. Egoizmin temsilcisi Thomas Hobbes; birey dış dünyadan kendini koruyabilmesi için "ben sevgisiyle" yaklaşması gerektiğini ifade eder.  Genel olarak bencillik kötü bir sıfat olarak kabul görse de eski Yünanlar da bu konu peşinden giden guruplar varmış. Herkesin kendi mutluluğunu aramasını öngörmüş ve bu şekilde refaha ulaşacaklarını kabul etmişler.Aslında egoizmi saf bir şekilde ilkel kavimler ve çocuklarda görmek mümkün.. Diğerlerinin hepsi duygu ve düşüncelerin istek ve arzuların altında toplum içinde perdelenerek ortaya çıkmasından ibaret.

           "Bencillik bütün insanlarda aynıdır, sadece ortaya çıkış şekli farklıdır." 
Dale Carnegie

*Başkası düştü mü, ‘Çürük tahtaya basmasaydı.’ deriz. Kendimiz düşünce, bastığımız tahtanın çürük olmasından şikayet ederiz.
Cenap Şehabeddin

Yani demem odur ki bencillik kişilik problemidir. Bireyin tek başına yaşaması mümkün değildir ki hepimiz bir düzenin ucundan tutmuşuz ve bu şekilde yaşamımızı sürdürüyoruz ne gerek var meyvesiz ağaç gibi yalnız kalmaya..


Haftanın güzel geçmesi dileğiyle :)




23 Haziran 2014 Pazartesi

Şirin çocuklar

Senelerin çabuk geçtiğini bir şekilde anlıyoruz kısaca yaşlanıyoruz.. Küçüklükten kalma anılar bizim zamanımızda diye başlayan cümleler ve hayal dünyası..


Yedi yaşındayken(sanırım) şirinler merakım vardı. Çizgi film izler hayal alemimde onlarla yaşadığımı düşünürdüm. O zamanlardan bu yana istikrarlı olarak sevdiğim değişmeyen durumdur bu, hayal kurmak da cabası. Gerçi ben standart bir hayal dünyasından bahsetmiyorum uçsuz bucaksız; devamlı olarak sınırlar olmadan sevdiğim, hoşlandığım her şeyi içerisine katıp, olmak istediğim kişi olacağım bir dünya.
Ozamanlar geceleri ağlardım "Bu kadar iyi bir çocuk oldum neden hala şirinleri görmedim" diye.. Evet sırf şirinler uğruna çok sakin bir çocuk oldum sadece ufak tefek ağlamalar dışında.. Şirinler öyle bir yer etmişti ki hayatımda etkileniyordum. Bilirsiniz açılış cümlesinde geçer" Uzun uzun yıllar önce ormanın derinliklerinde küçük mavi yaratıkların yaşadığı gizli bir köy vardı. Onlar kendilerine şirinler derdi çok iyiydiler. Ve sonrasında kötü büyücü Gargamel vardı o kötüydü. Bir gün ormana yolunuz düşerse etrafı dikkatlice dinleyin. belki Gargamelin çığlıklarını duyabilirsiniz ve iyi bir çocuk olursanız belki şirinleri bile görebilirsiniz. "  Ben görmedim işin kötü kısmı gerçekten buna takılıp kaldım. Nedenini araştırmak yerine hayıflanıyordum her çocuğun yaptığı gibi. Babam bana oyuncak alacağını söylerdi ben şirinler isterdim. Amacım onlarla oynayabilmekti. Tabi büyüdükçe mantıkla bir şekilde aştık bu durumu zor olsa bile geçti. Geçen gün eski haliyle izledim ve anladım ki ben gerçekten büyümüşüm.. Yaş olarak tabi ki.. Belirli zamanlarda hala çocuk olmaya devam ama yetişkin olmuşum o zamanlarda olan hayal dünyası ve istekler şimdi farklı yerlere gitmiş.
Büyüdüğünde bundan daha farklı konulara takılmaya başlanıyor ki hayat, zorluk, farklı eğlence gibi şeyler dert oluyor. Sonra dedim ki keşke küçük olsaydım da şirinleri neden göremiyorum derdi kalsaydı hayatımda. Gerçi yaş geçse de çocuk olmak mümkün.. Hala kısıtlı zamanlarda çocuk olabiliyorum bir şirinler köyüne gitmek istemek değil de farklı şekilde.. Benim çocuğum kaybolmadı hala içimde arada salıyorum sokağa oynayabilsin diye.. Peki ya sizin çocuğunuz hala orada mı kaçar mı sokağa, parkta sallanır mı ?
Güzel bir gün olsun..  İçinizdeki çocuğun kaybolmasın dileğiyle..

19 Haziran 2014 Perşembe

Film Günlükleri#6

Film Adı : Walk Of Shame


Dişi Hangover denebilecek ve gerçekten eğlenceli yapım kendileri..

Pek fazla seçeneğim olmadan gerçi beklentimin çok da yüksek olmadığını belirterek anlatmalıyım ki filmi izlerken çok eğlendim. Bir çok evresinde yok artık diyebileceğiniz beğenebileceğiniz bir film olmuş.

Konusuna gelirsek;  LA' da yaşayan ünlü spikerimiz Megan'ın gayet güzel hayatı bir anda sarpa sarıyor. Nişanlısı ondan ayrılıyor, istediği işi başka birine verdiklerini öğreniyor. O gece yakın kız arkadaşlarıyla eğlenmeye çıkıyor ve burada olaylar gerçekleşmeye başlıyor. Sarı elbiseli kadın olarak bir fenomen olup başına gelen talihsizlik serüveni devam ediyor.

Oyuncularımız yerine oturmuş bana göre Megan : Elizabeth Banks ki kendisini Açlık oyunlarından bilirsiniz.Gordon : James Marsden o da X-man serisinde önemli rol almıştı.. Rose:  Gillian Jacobs en yakın kız arkadaşların mantıklı olanı :) Denise: Sarah Wright en yakın kız arkadaşın biri zekiyse diğeri aptal sarışın rolünü üstlenmeli.

Zamanınız varsa eğlenmek istiyorsanız Cumartesi akşamında izleyebileceğiniz hoş vakit geçireceğiniz bir film tavsiye ediyorum tabi eğer komedi seviyorsanız :)

18 Haziran 2014 Çarşamba

Çekiliş kazandım ki ben :)

Mayıs ayında ben yosunca' dan çekiliş kazandım. Şansıma pek güvenmesem de oldu yani maksat yeni insanlar tanımak :) 





Tabi kargoların gazabına uğrayarak Nuray'ın  bana yolladığı hediyeler bir türlü elime ulaşmadı. Artık bu reklam mı olur bilemem de Aras kargoyla 2 defa sanırım gitti geldi. Ama Nuray hediyeleri göndermekten vazgeçmedi. O kadar uzak değiliz aslında ben Gölcük o İzmit yani aramızda 30 dakika var. Düşünün bu mesafeden kargo ulaşmadı bana.. 
Daha sonra yurtiçi kargoya teslim etmiş paketi :) Onlarda hiç haber vermeden şubede saklıyorlarmış. Artık saklıyorlar derim gelmek bilmedi yani. 
Mevzu sadece sitem değil aslında bu yazı şiddetle mutluluk içerir. Hediye aldığım için değil Nuray' ın hiç bir şekilde vazgeçmeden bana göndermeye çalışması için. :)
En sonunda meyvesini almış bulunmaktayım güllü küpelerim bir adet kitabım ve kocaman tatlı bir çerçevem, yanında Nuray'ın arkadaşlığı var :) 

Acaba bende çekiliş yapsam mı ?  Yada yaparsam içinde neler olsa  ? Ne dersiniz ?

17 Haziran 2014 Salı

Yeniden Bekleriz




Yazı yazmanın bu kadar zor olabileceğini düşünmemiştim ben..


Durgun zamanlarım oldu bunun sonucunda ki şöyle ilerledi:

  - Yeni yayın sayfasını açıyorum ve düşünüyorum bu gün ne yazabilirim diye - ki bu konu hakkında sürekli bir araştırma içerisindeyim - ama gelin görün ki o harfler birbiri ardına sıralanmıyor. Sıralansa bile beğenmiyorum. Olmadı diyorum ve siliyorum.
İki haftadır bu durum böyle ve gün geçtikçe güncel halimi kaçırmaya başladım diye üzülüyorum uzaklaşıyorum. En son belki beni anlar bana hak verirler diye Tadilatı açıkladım. Görünen o ki hakikaten benim blog arkadaşlarım ayrı ayrı mükemmeller :) Yorumlarıyla beni yalnız bırakmadılar elbette yorum yapmadan sessiz sedasız bekleyenlerde vardı inanıyorum ki ben buna..

Mutlu oldum gerçekten orada yazanlar yorum yapmayanlar yapanlar fikirler hepsi de günümü daha iyi geçirmeme sebep oldu. Size bir sır vereyim o yorumları canım her sıkkın olduğumda açtım okudum gene mutlu oldum :)

Peki bu dönemde neler oldu:

   -Yazı yazmadığım zamanlarda gezdim ben. Bu geziler şehir şehir değildi belki, en yakınlarımla birlikte oldum ve eğlenmeye yeni bir şeyler bulmaya çalıştım. Ders çalıştım malum Kpss adayıyım hala bitmiyor bu çalışmalar. Düğünlere gittim ve gerçekten eğlence konusunda büyüklerden ders aldım :)

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım desem yeri var ama çok özlemişim yazmayı.. Zor gelen o harf sıralanması şuanda hızla ilerliyor ve içimi size döküyorum.

Madem bu kadar durdum artık aktif olmanın paylaşımlarda bulunmamın zamanı geldi.. Bana hayırlı olsun yeniden size kavuştum. Ayrıca bir değişim var mı hep birlikte görelim sanırım ben değişimden anlamıyorum. Hatta bana yardımcı olabilirsiniz o değerli yorumlarınızla :)

Yeniden Bekleriz




Yazı yazmanın bu kadar zor olabileceğini düşünmemiştim ben..


Durgun zamanlarım oldu bunun sonucunda ki şöyle ilerledi:

  - Yeni yayın sayfasını açıyorum ve düşünüyorum bu gün ne yazabilirim diye - ki bu konu hakkında sürekli bir araştırma içerisindeyim - ama gelin görün ki o harfler birbiri ardına sıralanmıyor. Sıralansa bile beğenmiyorum. Olmadı diyorum ve siliyorum.
İki haftadır bu durum böyle ve gün geçtikçe güncel halimi kaçırmaya başladım diye üzülüyorum uzaklaşıyorum. En son belki beni anlar bana hak verirler diye Tadilatı açıkladım. Görünen o ki hakikaten benim blog arkadaşlarım ayrı ayrı mükemmeller :) Yorumlarıyla beni yalnız bırakmadılar elbette yorum yapmadan sessiz sedasız bekleyenlerde vardı inanıyorum ki ben buna..

Mutlu oldum gerçekten orada yazanlar yorum yapmayanlar yapanlar fikirler hepsi de günümü daha iyi geçirmeme sebep oldu. Size bir sır vereyim o yorumları canım her sıkkın olduğumda açtım okudum gene mutlu oldum :)

Peki bu dönemde neler oldu:

   -Yazı yazmadığım zamanlarda gezdim ben. Bu geziler şehir şehir değildi belki, en yakınlarımla birlikte oldum ve eğlenmeye yeni bir şeyler bulmaya çalıştım. Ders çalıştım malum Kpss adayıyım hala bitmiyor bu çalışmalar. Düğünlere gittim ve gerçekten eğlence konusunda büyüklerden ders aldım :)

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım desem yeri var ama çok özlemişim yazmayı.. Zor gelen o harf sıralanması şuanda hızla ilerliyor ve içimi size döküyorum.

Madem bu kadar durdum artık aktif olmanın paylaşımlarda bulunmamın zamanı geldi.. Bana hayırlı olsun yeniden size kavuştum. Ayrıca bir değişim var mı hep birlikte görelim sanırım ben değişimden anlamıyorum. Hatta bana yardımcı olabilirsiniz o değerli yorumlarınızla :)

13 Haziran 2014 Cuma

Tadilat nedeniyle..


Bilmem fark ettiniz mi ama bir haftaya yakın süredir güncel değilim. Bununla övünmüyorum elbette : ) 
Değişik yazılar yazmak için zorluyorum kendimi sanrıım olmuyor ve beni böyle kabul etmek zorundasınız : )
Dükkanların kapısına yazarlar ya " Tadilat nedeniyle kapalıyız " diye. Bu hafta için bir özür yazısıdır. İşimi ciddiye almadığımı düşünmeyin sizi yorumlarınızı çok özledim ki : ) 
Gerçi sessiz takip yapıyorum ama güzel şeylerle döneceğim : ) Farklı olacak demiyorum ama geri geleceğim. ;) 







8 Haziran 2014 Pazar

En Mutlu Haftasonu

Bu hafta sonu arkadaşımın en mutlu günügünüydü.  Ayrıca yakın bir abimin oğluna eğlence yaptık.  Yani hafta sonu bu kadar hareketli gecmezdi bende :)
Bu topluluktoplulukları seviyorum gerçekten mutlu olduğun an dolu olabiliyor :)
Bir yanda içenler tabi adabiyla bir tarafta cosanlar mükemmel bir kalabalık daha ne olsun.
Ortamın en tatlıları küçükler onlar ayri bir güzel. .
Tanıdığım biri söylemiş anca başkalarının düğününe gidip bakarsınız diye :) bizde hal durum böyle.  :)
Mutlu pazarlar gülmeyi eğlenmeyi unutmayın :)

6 Haziran 2014 Cuma

Ruh Halim : Sağnak yağışlı

Gökselin bir şarkısında vardı " Yağmur yağıyor şakır şakır yarabbi şükür şükür.. " diye bir cümle.. Sanırım bu haftanın tamamı bundan ibaret oldu. Peki siz bu duruma alışabildiniz mi ? 
Bende durumu kurtaracak pek birşey yok zor geliyor bu havalarda mutlu kalmak, üstelik bunun bilimsel açıklaması bile var.







Şöyle ki uzmanlara göre havanın ruh halimizdeki etkileri çok büyük.. Gerçi bunu seneler önce babaannelerimiz çok söylerdi " Havadan bu can sıkıntısı güneş açına geçer " diye. En azından benim babaannem söylerdi.
Her zaman etkileri büyük mesela kış aylarında bu hava bozukluklarından can sıkıntısıyla yemek yemeğe başlıyormuşuz. İş hayatında da doğru orantılı gidiyor ortamıkaranlık, hava bozuk olduğu zamanlarda isteksizlik işi geç çıkarma gibi durumları söz konusu..Tabi bunların hepsi hormon etkisi ve bireyin kişiliğiyle  mevcut. Bazıları için atlatma süresi  bir hafta gibiyken bazıları için büyütün kış aylarında sürebiliyor.Bu süreç ne kadar uzarsa o kadar kontrol edilmesi gerektiği de bir gerçek.. 

Hal böyleyken de çoğu insan bu değişimlere akılcı bir nedensellik getirmek için havaları bahane ediyor. 
Sizde hiç olmadı mı " Bu havada nasıl çalışılır mı ? " dediğiniz. 
İşte bunların hepsi bizi kandırma çabanız :) Bahane üretmeyin :D

Orhan Veli de bizden o nedenle sıkıntı yok :) 

“Beni bu güzel havalar mahvetti
Böyle havada istifa ettim,
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti” diye.

4 Haziran 2014 Çarşamba

Film Günlükleri #5

Endless love 


Aşk filmleri her zaman sevimli gelmiştir gözüme ama bu sefer beklentim yüksek olarak başladım izlemeye.. 
Geleneksel aşk hikayelerinin başladığı o masumane sevgiyle devam etti. Ve evet giriş kısmı beni etkiledi. Yiğit bir bşrol oyuncusu, masumane tatlı bir kızımız var. İlk başta kız o kadar iyi değil demiş olsam da evet bu filmi beğendim ben :)
Özellikle en yakın arkadaş olan zenci çocuk benim favorim oldu tam bir eğlence deposu :)




Konusuna gelecek olursak; Tipik engellerle dolu aşk hikayesi.. Büyük aşkın ilk sınanması  kızın babasının aşklarını sürdürmeme isteği.. Jade kızımız doktor olacak eğer vazgeçmezse ama David damadımızın notları iyi olmasına rağmen mutluluğun aşkın peşinde.. Anlatırsam spolier vermiş olacağım. Kararı siz verin ve izleyin.  
Hala aşk umutlarınız varsa tabi..






Oyuncularımız ;

David Elliot  (Alex Pettyfer) ; İşte yakışıklı başrol oyuncumuz biricik problemli, aşık, sevimli david :) 

Jade Butterfield (Gabriella Wilde); kızımız pek bir masum sevimli o da ama acı çekmiş oldukça.

Hugh Butterfield  (Bruce Greenwood); En sert babalardan ama oyunculuğunu sevdim bu amcanın.

 Harry Elliot  (Robert Patrick); Böyle bir babam olsun diyebileceğiniz bir örnektir kendileri.

Keith Butterfield (  Rhys Wakefield); Sorunlu kardeş. Evet gerçekten sevgisiz kalmış erkek kardeş sendromu bol.

Anne Butterfield (Joely Richardson); Masalsı annemiz oldukça anlayışlı izlediğinizde göreceksiniz.

 Mace  (Dayo Okeniyi); İşte benim adamım tam olarak eğlence meraklısı şahane zenci :)


Not: Filmin 37 gün süren çekimleri Amerika'nın Georgia eyaletinin başkenti olan Atlanta'da gerçekleştirilmiştir.