30 Eylül 2014 Salı

Mavi en sıcak renktir !

Yazmaya başlamanın ne kadar zor olduğunu hatırladım şuan, evet evet tam şuan sen bunu okurken.
________________________________________________________________________________________________
Kayıtlara geçsin şuan Taş plaktan müzik dinliyorum.
İronik biraz biliyorum daha demin PSY ile kendimce dans ediyordum( işte o an ayna baktım da yok bu olmadı üzerime durmadı be )
Bazen inanılmaz bir insan olabiliyorum hadi kabul et beni böyle seviyorsun okuyucu, itiraf et bilmek güzel geliyor.
Bu gün biraz farklı olacak diyemem kişisel blog diyorum buna ben hayatımı, kendimi anlatacağım, çok geniş bir yelpazem yok o yüzden belki bu cahillikten bilemedim şimdi.
Zamanında bu kadar çok yazacaksın insanlar üşenmeden seni takip edecek deseler inanmazdım. (laf aramızda hadi len diye ötelerdim bile)
Böyle kendime gömüyorum ama yanlış anlaşılmasın sakızlı muhallebi gibiyimdir.(tarifini veririm ilerki yazılarda merak etme yazacak bir şey bulamayınca blog da yazarım ne var yani ) Yapay'ım, çakma'm olamaz !?!! Özellikle sen gibi tekim malum senden de bir tane var şu hayatta.
Özeliz bir ki küçükken bizi böyle sevmediler mi ?
Erkek can yakacak, kız hanım hanımcık olacak.
Sahi hanım hanımcık kızın canını erkek nasıl yakacak bir türlü anlayamadım. Hanım hanımcıksa can yakacak erkekle ne işi var arkadaş neyse konumuz o değil.
Hayatın kısa olduğunu anladım bu aralar evet hem de bu yaşta !
Eski anıları hatırlıyorum ey gidi ey demeye bile başladım sen düşün ne haldeyim.
Küçükken diye başlayan cümlelerim var benim.
Sakinim, ben yaşlı deilim sadece ikibeşlik oldum...
Şuan bunları yazarken aklıma geldi uzun zaman önce aldığım ehliyetimi yastık kılıfının içine yerleştirmiştim, sırf geceleri yanımda dursun diye. Sonra kaybettiğimi sanarak bir süre ehliyetsiz dolaştım. Sanırım annem bu nedenle baya laf etti, ta ki o yastık kılıfı değişene kadar. Ceza verilse bu yaşta razıyım ama dırdırdırdır yok yok bana göre değil.
Pipoyu bu sayede sevebilirim.Mümkün!
Kendime not: Ben böyle olmayacağım arkadaş !

Şimdi pipo'mu yakacağım bir dakika bekle.
Şaka şaka denemedim bile ne olduğunu da internetten görmüştüm, havalı evet ama yaşlandığımda :))


Sigaramı yakıp bu yazının sonuna geldiğim için kendimi tebrik edebilirim.

Bu ne mi diyorsun aslında bu yazının temeli Mim ki biliyorsunuzdur artık, mesela üçüncü yorum sahibi mimlendin hemen yazını yazmalısın ;)


Özge, kuzum teşekkürü borç bilirim sana.

23 Eylül 2014 Salı

Durak kenarında beklememenin zamanı geldi bugün !?!!!

Yağmurdan nasibini almışlar, yaptığı saç bozulmuş, giydiği kıyafet çamur olmuşlar ya da bu yağmurda ne evden çıkacağım diyerek dışarı çıkmaya gerek duymayanlar... Hepinizin günü aydın olsun ;)

Malum bugün sonbaharın ilk günü ki Eylül hakkına düşeni yapmaya başladı, en azından bizim buralarda. 
Sabahın bir vakti işe gitmek için kalkmak yetmiyor gibi yağmurun sesiyle uyandık; gece giydiğimiz kıyafetler artık ısıtmadığından totonun donmasıyla da onaylamış olduk hemde.. 
Aslında her sabah gibiydi bu sabah sövdüm gene işime, saydırdım ve her zamanki gibi yatağımdan kalktım.
Her şey buraya kadar tamamdı ta ki evden dışarı çıkana kadar, murpy kanunları mı dersin bedevilik mi dersin sen seç, her zaman bu durumla karşı karşıya kaldım ki yağmur şiddetini artırmaya karar verdi. Servisi beklerken [ve evet benim arabam yok] durağa geldim. Yakından deli gibi giden bir hödük baştan aşağı ıslattı şu kardeşinizi, abartı yok pantolon, gömlek, hırka farklı yönlere doğru hareket ediyor sen düşün miktarını. Aklımda iki seçenek var; ya eve giderim; ya bu şekilde gün geçiririm, tabi bu seçenekler servisin zamanında geleceği göz önünde bulundurmadan düşünülen seçeneklerdi. O an eve gideceğime karar verdim inanamazsın bir araba daha ıslattı şu kardeşinizi. Sanki D-100 kara yolu bizim sitenin oradan yürüyordu. Bu sefer dayanamadım koca sitede bağırmaya başladım, ses o kadar çıktı ki eminim bir çok insanın uyanmasına sebep oldum. Hayatımda ilk defa arkasından bağırdığım taşıt durdu, geri bile geldi. Tabi ben bu arada ne diyeceğimi düşünürken cam yavaş yavaş açılmaya başladı önüme kadar gelip duran arabada... 
İçinden arkadaşım çıkmasa sanırım inme inerdi sabahın bir vakti, kimse yok, adama bağırmışsın, ha bir de hatunsun (haklı olsan bile malum erkekler biraz üstün bizden, çok kibar bir site olduğumuzu da savunamam) gerçi gene bağırırdım, babam olsa söverdim. Bkz. Bok yoluna gitmek.

Nihayetinde eve gidip kurudum. İşe de arkasından bağırdığım arkadaşım bıraktı. 
Sonbahar bana böyle başladıysa kış geldiğinde kayar düşerim. 

Siz nasıl karşıladınız sonbaharı ? 
Saydınız, sövdünüz ya da fark etmediniz bile mi :)

18 Eylül 2014 Perşembe

Sanırım Artık Deliriyorum !?!!


Ağlamaklı, sinirli bunalmış sanırım ruh halimin önüne koyabileceğim bir sıfat bulamıyorum.
Ya da dur bakim buldum Kaybolmuş.
Şuan kimle konuşmuş olsam iyi gelmemişken en son çare buraya yazıyorum; ki sizi de bu duruma ortak etmek istemezdim.
En son bu stresi sanırım lise ergeniyken çekmiştim ve sonuç olarak da Ösym bana güzelce bir el hareketi ( cık cık cık terbiye yoksunu ) arkadamdan da küfürü basarak koydu kapının önüne. E sonra ne mi oldu koyarım böyle düzenin içine dedim ve saldım gitti.
Tam her şey bitti dediğim bu senelerde yeni bir sınav istemeyen ben kamu personeli olmak adına koştur koştur sınava girmeye kalktım ki düşünemedim Laan sen kimsin! Neyine yeni bir sınav ? İşte boy ölçüsünü alamayan ben sonuçta yeniden bu haldeyim.
İstanbul'da arka sokaklara girmiş ve yolu bulamayan bebeler gibiyim resmen, net.

Şimdi bu ruh halinden nasıl kurtulurum ?
Ne gibi durumlara maruz kalırım ?
İnan ben de bilmiyorum.

Yardım edin ya bana !?!!

                                                                    Dipnot: Gir(il)en sınav Kpss ve 27 Eylül 9:30 da.

16 Eylül 2014 Salı

Enteresan şeyler değil bunlar, hep olağan.

Cedric der ya hani hayat 8 yaşındayken zor diye.
Yalan azizim, doğru değil bu !
Yirmili yaşların ortalarında zor hayat ya da baskıcı akrabaların ailenin yanında zor.
Facebook üzerinden davetiye alıyorum tabi posta yolu ve telefonla aramaların yanında..
Her arkadaşım, tanıdığım evlendi neredeyse. Benden küçüklerin çocuğu oldu o kadar vahim durum sen düşün. Gerçi bazen telaş yapmıyor değilim hani şu evde mi kaldım durumları pek uzun sürmüyor nedense..

10 Eylül 2014 Çarşamba

Meçhul aşk. Hey bu yazı vazgeçemeyiş(!) içerir.

Bir kadın olurmuş erkeğin hayatını değiştirmeye yarayan.
Gidişatına yön verirmiş hayatının.
İyi ya da kötü olacağını belirlermiş.

Doğru mu ? 



8 Eylül 2014 Pazartesi

#Yalnızlık Serisi Vol.2

Gönder tuşuna basmıştı artık geri dönüş yoktu. Anlaşılan hala verdiği karara sadık kalma konusunda sıkıntı yaşıyordu. Bıraktı oraya bilgisayarını, düşünmek yok dedi bir kaçış bul kendine yeniden girmek yok o yola
telkinlerde bulundu kendine. Ama aklı bunları söylerken bile mailine gelecek cevaptaydı. Ne bekliyordu ki "Pişmanım" hayır bu çok basitti. Daha teferruatlı daha ince olmalıydı, eskiden yaptığı gibi sanki gözlerinin derinine bakarak şiir okurmuşcasına bir şeyler yazmalıydı. Durdu o an her şey, karşıdaki evin mutluluğunu görmüyordu yalnızlığını umursamıyordu tek düşündüğü şey yeniden O'ydu.
Hemen mutfağa koştu sanki arkasından biri kovalıyor gibi mutfağa ulaştığında günlerdir koşuyor gibi nefes nefeseydi. Evet yeniden başlıyordu ama bu sefer daha acılı geçecekti nöbeti..

3 Eylül 2014 Çarşamba

Sinir değil bu bildiğin serzeniş !!!

Mesela, mesela..

Bağzı insanlar hiç var olmasalardı mesela !??
Ne tür bir kayıp olurdu ?
Aslına bakarsak konu klasik gıcık tip. Hani bilirsiniz böyle kenafir gözlü, nemrut her bir şeyi bildiğini düşünen  her konu da muhakkak bir tanıdığı veya bilgisi olan ve arkadan laf eden.
Nedir arkadaşım bunların derdi !!!

Misal ola ki hasta oldun; anlatırsın, gelecek cümle sırasıyla :  "Benim bir arkadaşım vardı. İnanılmaz bir sıkıntı geçirdi" "Ben yaşadım çok kötüydü." Kanserim desen muhakkak onu da yaşamış bir arkadaş, akraba çıkacak ortaya...
Oldum olası sinirim bu türlere, kısa zaman öncesin kadar da övünürdüm çevremde böyle insan yok diye, Ya-nıl-mış-ım.