26 Aralık 2014 Cuma

All in

Cumartesiyi cumaya bağlayan gece,
En sevdiğimin bir öncesi kendisi.
Tam da bugün evet son gün yarın çalışma yok falan bu nasıl mutluluk ??
Okuyucu inanılmaz duygu içindeyim :p

Uzun uzun ara vermektense kısa kısa yazayım dedim buralara.
Belki kıytırık hayatımı merak eden birileri vardır belli mi olur.
Kafası karışık, bunalımsız bir zaman dilimi içinde yaşıyorum bu aralar.
En azından bugün.
Sadece ufak tefek sinir gerginlikleri.

***

İnsanlar neden bir şeyi istediğinde hemen yapmazlar ?
Makul şeyler istediğinde hemde.
Aynı sonuca ulaşmak bir kaç saat uğraşmaktan geçiyorsa kusura bakma ama sıçarım öyle işe.
Madem istediğimi yapacaksın neden saatlerce uğraştırıyorsun arkadaş !!?!!

***

#Candost ' lar var hayatımda.
en mübarek selfielere sebep olan cinsten,
Hey aklına cami avlusunda çekilenler gelmesin gidilen yerler apayrı :p

***

İlaçlar böbreklerimi mafediyor sanırım,
İnanamazsın kafam da bi o kadar güzel.
Hani ilaç yorumlarını okuduğumda bu kadar olacağına inanmamıştım.
[İçinden Halay Çekme İsteği Gelecek]
Gizli gizli kimse görmeden köşelerde halay çekiyorum, desem beni okumayı bırakmandan korkuyorum okuyucu :p

***

Hep ben anlattım.
Birazda sen anlat.
Dinlerim bilirsin, severim.
Giderken de öperim ;)


       
                                                                                                                                                     Müptezel Bildirdi. 

22 Aralık 2014 Pazartesi

You shall not pass !!?!

Giriş konusunda endişelerim var mıydı bu yazı başında mmmh, şey evet. Bazılarınız okumadan geçecek biliyorum, Mim okumayan arkadaşlar varmış(!) şuan sen olduğunu anladığına eminim. Aşağıda yorumunu görmeliyim :p 

Arkadaşlar üç yerden mim yaptılar, gerçi çok geç kaldım ama mazur görelim efenim.
Buyrun okuyun, lütfen, rica ediyorum. 
Uzunca olduğuna bakma sıkılmayacaksın !?!! 
Sıkılma :$



En son mim Atmaca'dan geldi. 
Şii tanımam etmem deme sakın ! 
Kırmayayım kafanı :p 
Şaka şaka,
Atmaca geç oldu ama kızmazsın sen bana dimii :)
#mimi anlamak isteyen arkadaş buradan detayları okuyabilirsin;) her şey devletteen beklenmemeli.


*Sevdiğiniz beş filmi seçtiğiniz şeyle değiştiriniz ?
Old YODA ( Orj: Old boy )
The YODA (Orj: The Machinist)
Ben YODA (Orj: Ben Efsaneyim)
Aşk, YODA ! (Orj: Aşk, Şimdi! )
YODA adası (Orj: Zindan Adası )

*Sevdiğiniz dört diziyi seçtiğiniz şeyle değiştiriniz 
Game Of YODA 
YODA  ( House )
Gossip YODA 
How I met your YODA 

*Sevdiğiniz bir şarkıyı seçtiğiniz şeyle değiştiriniz ?
Serseri YODA (Serseri Mayın )

*Sevdiğiniz dört kitap ismini seçtiğiniz şeyle değiştiriniz ? 
YODA'm olmadan asla (Popom olmadan asla )
YODA Kuşu (Guguk Kuşu)
Yüzyıllık YODA (yüzyıllık yalnızlık)
Sahilde YODA ( Sahilde Kafka)


İkincisi Bella Fiumee Çok tatlı hatun kendisi, 
Ben beğendim yazısını da kendisini de. 
Öpücük yolladım, 
Kabul et hatun :p 
Kusura bakma geç oldu ama:$

 *Yalnızken neler izler veya okursun?
Eski dizi izlerim, mümkünse 
Okurum, blog okurum, kitap okurum, dergi okurum.. Daha saymalı mı :p

*Kendine ayırdığın zamanlarda ne giyersin ?
 Tayt, ama altında mümkünse panduf :)

*Aktüel en sevdiğin ojen hangisidir ?
Kırmızı bilemedin bordo ha bunlar bitti mi siyah mümkünse mat ;)

*Kendine ayırdığın vakitte ne yer ne içersin ?
Önceden olsa canım istediğinde kendime pasta bile yapar yerim derdim. Artık yeşil çayımı alır otururum yani yaş geçiyor bi yerden başlamak lazım :p

*Aktüel en sevdiğin mum hangisidir ?
Mum mu ? Bir favorim yok ya bununla ilgili. Benim için Mum: Elektrik kesildiğinde şarjım yoksa kullandığım bir gereç yani nihayetinde :)

*Yalnızken dışarıda da vakit geçirir misin ?
Evet, kendinle baş başa kalmak gerek bazen. Çok fazla değil ama dozunu bilmek gerek :p

*Tek başına sinemaya film izlemeye gider misin?
Giderim, mısırın hepsi benim düşünsene :p
Yanında yorum yapan da olmaz, mis.

*En sevdiğin online shop ?
Bana uzak olsun ! 

*Eklemek istediğin bir şeyler var mı ? Kendine ayırdığın vakitte daha neler yaparsın ?
Kendime özel kalsın oralar; anladı sen onu !??! ;)


Bir Ankaralı beni mimlemişti en son, 
ona baya geç kaldım ama gönlünü alabilirim.
Bilen bilir ankara ve ben ayrılamayız. 
Sonunda oraya gelin gidicem ya da oraya gömülücem.
Ki bu hatun ankaralı hey senin yerin apayrı :$


*Arabada kitap okurken rahatsızlanır mısın?
Hayır tabi ki : ) Yolculukta okumanın tadı apayrı

*Hangi yazarın tarzı tamamen senlik, neden?
Herhangi bir kısıtlamam yok bu konuda ama unutkanlık var bende unutuyorummm.

*Harry Potter serisi mi yoksa Alacakaranlık serisi mi? Cevabını desteklemek için 3 sebep belirt.
Farklı kulvarlar ama, haksızlık bu.
Harry potter büyürken yanımdaydı şimşeğine kurban.
Alacakaranlık Edvırt hayal ettiğim erkek, korumacı düşünceli vs vs
[Esmer çocuğun baklavalarına selam veririm, şukusunu veririm ]
Sorarım hakim bey, nasıl seçim olacak biri elma biri armut :p

*Kitaplarını koklar mısın?
Yok ya hiç koklamadım, koklanırmıymış o. o_O Değişikse bi bakarım :p

*Kitaplığının en ince/kalın kitabı hangisi?
Hikayem paramparça 176 sf

*İyi bir okuyucu olduğun kadar iyi bir yazar mısın? Geleceğinde yazarlık görüyor musun?
Hayır , hayır hayır, bu soru bana hiç sorulmadı: )

*Daha önce okuyup da nefret ettiğin bir kitabı verecek olsaydın hangisi olurdu?
Öyle bir kitap hatırlamıyorum. Yalan yok ama Üstün Dikmen de pek sıkılmıştım.

*Harry Potter ya da Açlık Oyunlarına benzeyen ama daha az bilinen bildiğin bir seri var mı?
Peh, Gece evi serisi derim ben buna.

*Zombiler mi vampirler mi?
İnsan olsun ya :p

*Son olarak: Komple aşk romanı mı yoksa biraz aşk sahneleri karıştırılmış aksiyonlu romanlar mı?
Hepsinden ama mümkünse aksiyon bol, aşk arada serpiştirilsin. Merak edelim, heyecan olsun bize :p

17 Aralık 2014 Çarşamba

Ooooo doğum günü alırım bi dal !!?!

Selam okuyucu,

Ne zamandır buralara gelmediğimi fark ettim. Geliyorum da bi arkadaşa bakıp çıkıyorum şeklinde durumlar, neden mi ? bilmem hiç düşünmedim. :)
Bugün gelmemin özel bir sebebi de yok değil hani.
Yirmibeş yıl önce pazar günü öğleden sonra gelmişim dünyaya ki o da bu güne denk geliyor :)
Kısacası ben daha fazla saçmalamadan söyleyeyim bugün doğum günüm, sanırım ilgi merakım arttığı içinde böyle duyuru yapıyorum kutlayın mutlu edin :p

İşin gerçeği bu sene kendimi pek yalnız hissediyorum, kardeşim dediğim şahsiyet yanımda değil.
En azından kardeş dediğimden bu yana ilk defa oluyor.
Bende durum bu.
Siz ne alemdesiniz.
Özledim, valla bak.
İnanmıyor musun !?!!
Tüüü ayıp lan.

Eski yazılardan başlıyorum açığı kapatmaya, doğum günüm diye tembellik yapacak değilim ya :p
Bu da böyle bir yazı olsun, içimden geldi yazdım. Pehh.
Çok mutlu olun !?!!
Oldu.

7 Aralık 2014 Pazar

Plaza hazırladı, müptezel üstüne düşeni yaptı !

Plaza-Müptezel işbirliği ile hazırlanmış mim e hoş geldiniz.
İçeriğie birazdan aşağıda ulaşabileceksiniz.
Öncelikli olarak bu gün yazacağımı düşünmemiştim hiç ki Pazar günü yazmak huyum değildir. Plaza'm bana iyi gelir düşüncesiyle karşındayım okuyucu.
Mimlenmiş olmanın üzerinden iki gün geçti mi? Bilmiyorum düşün o kadar boktan bir haldeyim :)
Algıda kayıplar yaşıyorum, beynim kafasına göre çalışıyor.
Neyse konumuz bu değil, mimlediğin için teşekkür etmiş miydim Plaza'cığııımmmmm :*



1)Türkiye içinde bir yarışmaya katılman zorunlu olsa hangi yarışmaya katılırdın?
Kelime Oyununa giderdim ben, belki hala gidebilirim. Adamı seviyorum, programı seviyorum. Şiii bi de para kazansam şöyle fena olmaz.

2)Dünya kütüphanesindesin ve sadece bir tane okuma hakkın var.Sonra tüm kütüphane yanacak ve başka kitaplara ulaşman 5 yılı bulacak.Hangi kitabı kurtarırsın?
Buna cevap vermesem olmaz mı ya !
Bir çok konuda doyumsuzumdur, bir kitap yetmez bir kaç tane götürmenin yollarını ararken bulurum kendimi. Ha kurtaramayabilirim benden ötürü o_O

3)Büyük ikramiye sana çıktı.Ne yaptın seeeeeeeeeeen!?
Büyük ikramiye bana mı çıktı !?!?!
Ben aslında yoğum gittim. geziyorum laaan pisliğin teki olmuşum para değiştirmiş beni mesela. Hayali bile güzel be, dur dayanamıyorum yılbaşı bileti aliciğimmmm.

4)Sevgiline yaptığın en büyük jest nedir peki ya annene olan en büyük jest!?
Sevgiliye yaptığım en büyük jest, sıkıntılı olduğu bir dönemde yanına gittim. Bir anda karşısında görünce kala kaldı, boru değil yaklaşık 12 saat yolculuk etmiştim. Anlamasın diye söylediğim yalanlar yüzünden az kalsın ayrılıyorduk ya gerçi şimdi yaşıyor mu onu dahi bilmiyorum.
Anneciğim için mi ? Bir çok jest var evet. En son videosu var canım annem iyi ki var gibi. Kahvaltı hazırlıyorum erken kalktığımda daha ne diyim :p
Buradan kendisine sesleniyorum " Sevilmeye değer hatun seni seviyorum " :$

5)Var say ki cennettesin.Cennettinde ne var.3 şey söyle olduğu kesin olan.
Cennetimde mi, kesinlikle her şeyi gerçekleştiren bir yakın var. Arkadaş mı dersin ona sevgilimi bilemedim ama istediğim her şeyi gerçekleştiriyor, haliyle her bir şeyi alıyorum yanıma ahahah ah.
Ne orada mutsuzluk  da mı yok ?!!1
 Bir de huzur sonsuz huzur.

6)Sence en kötü hastalık ne?Ne olmaktan korkarsın!!!!
Alzheimer, kesinlikle hemde. Neyi yapacağını unutmak ya da kendini bilmemek, geçmişe bağımlısın vazgeçtiğin değiştiğin her şey yeniden su yüzünde. Yo yo yo, dayanamam.
Gerçi dayanamadğımı da unutacağım için, neyse ya aman.


7)Aşkın en temel hissettirdiğği ne??
Adrenalin gibi bir şey en temel hissettirdiği böyle yavaş giderken bir anda gaza basmış gibi, bayır aşağıya tepe takla olacak kadar hızla koşmak gibi, sonunu bilirsin kötü ! Ama gene de -he is mine- diyerek atlarsın.
Bile bile adrenalini yaşayıp hayatını bok etmek derdim ben ;)

Mim için teşekkür etmiştim sanırım, ama gene de PLAZA' m saol bacım. 
Şimdi mim ettiklerime geliyim ben. 
Yorumun üçüncüsünü, beşincisini ve altıncısını yapan arkadaş bizimlasın
Geceniz hayrolsun. 
Şii mutlu olun !!!!?!

2 Aralık 2014 Salı

Fuck off reality !?!!

Padawan buraya gel dediğinde ne diyo lan bu diye geçirdim içimden.
Yeni işe başlamışım ayağımda topuklu, deponun tekinde çarşamba-perşembe geziyorum.
Ha umut yok demişler benim için, bi bok olmaz bundan, değiştirsek mi ?? Değiştiremedi.
Sigara al bana dediğinde şaka yapıyor sanıp paketi uzattım. (öyle paylaşmam tanımadıklarımla özellikle geri kalanı alsın canımı yesin orası ayrı.)
Sen bundan sonra benim padawanımsın !
Ona göre davran !
Haddini bil, işi öğren.
Sert kayaya çarpmışım ki üniversite sonrası bir aile şirketinden "çok açık giyiniyorsun biz böyle biriyle çalışamayız" diye çıkartılmamın üzerinden 30 gün geçmemiş.
Uyum sağla, öğren, bil.
Bir nevi adamın amelesi oldum.
Utanmasa yemeğe gidince sen yedir diyecek.
Padawan aşağı, padawan yukarı durmadan bir şeyler yüklüyor beynimi sikti resmen.
Ha evet tam olarak böyle oldu.
Bu arada padavan nedir onu da bilmiyorum. *Hass.. bakışını görür gibiyim, bilmiyordum amk napim yani Cahildim evladım ! :D

***
Senin mülakatını kim yaptı ?
x Bey.
Onun yerinde olsam, seni bu işe almazdım.
Niye ki ?
(Sessizlik - Eş zamanlı süzmeler)
Lojistik sektöründe var olmak istiyorsan tırnağın kırılır, ojen çıkar, üstün başın tozlanır ve topuklu giymezsin.Görülen o ki sen pek uygun değilsin, ne mezunuyum demiştin ?
Beni yanlış anladın sanırım, başaramayacağım bir iş için yırtmam oramı buramı, madem bu işteyim kusura bakma bildiklerini bana öğreteceksin. İnsan kaynakları mezunuyum.
Boynuzsam kulağı da geçerim, yürürüm dedim.

Hay benim dilimi eşek arıları soksaydı, tırnağım değerli olsaydı, topuklu ayakkabılarımı çıkartmam deseydim mesela bok var gibi inatla lojistik olacak laan diye bağırdım resmen.

***
Günümüz

Sabah sabah sinirle, küfürler yağdırarak masamdayım. Masa dediğime bakma kıçımın üzerine oturamadım onun karşısında. Ya da böyle gerile gerile dolanmadım, yapamadım. Sürekli olarak bir karışıklık. Meraklı değilim böbürlenmeye ki kıçı kırık şu firmada hiç gerek yok. Kalkar bakılacak ne varsa ayarlarım da yeter arkadaş.
Yeter da ben de sen gibiyim, üstelik hatunum lan. Hani erkekler daha üstün ya senin becermen gerek bir şeyleri benim değil !!!?!!

Hatırlıyorum da Jedi F ebemi ağlatsa da gık demeden araştırıp sorunu çözüyordum. Şimdiyse peh !

Dipnot: Jedi F adamın dibidir. Ağzına sıçsa da, öğretir. Kimseyle böyle ilgilenmemiş söylemiş miydim ;)  bkz. Kalkan göt.

Fuck off reality !?!!

Padawan buraya gel dediğinde ne diyo lan bu diye geçirdim içimden.
Yeni işe başlamışım ayağımda topuklu, deponun tekinde çarşamba-perşembe geziyorum.
Ha umut yok demişler benim için, bi bok olmaz bundan, değiştirsek mi ?? Değiştiremedi.
Sigara al bana dediğinde şaka yapıyor sanıp paketi uzattım. (öyle paylaşmam tanımadıklarımla özellikle geri kalanı alsın canımı yesin orası ayrı.)
Sen bundan sonra benim padawanımsın !
Ona göre davran !
Haddini bil, işi öğren.
Sert kayaya çarpmışım ki üniversite sonrası bir aile şirketinden "çok açık giyiniyorsun biz böyle biriyle çalışamayız" diye çıkartılmamın üzerinden 30 gün geçmemiş.
Uyum sağla, öğren, bil.
Bir nevi adamın amelesi oldum.
Utanmasa yemeğe gidince sen yedir diyecek.
Padawan aşağı, padawan yukarı durmadan bir şeyler yüklüyor beynimi sikti resmen.
Ha evet tam olarak böyle oldu.
Bu arada padavan nedir onu da bilmiyorum. *Hass.. bakışını görür gibiyim, bilmiyordum amk napim yani Cahildim evladım ! :D

***
Senin mülakatını kim yaptı ?
x Bey.
Onun yerinde olsam, seni bu işe almazdım.
Niye ki ?
(Sessizlik - Eş zamanlı süzmeler)
Lojistik sektöründe var olmak istiyorsan tırnağın kırılır, ojen çıkar, üstün başın tozlanır ve topuklu giymezsin.Görülen o ki sen pek uygun değilsin, ne mezunuyum demiştin ?
Beni yanlış anladın sanırım, başaramayacağım bir iş için yırtmam oramı buramı, madem bu işteyim kusura bakma bildiklerini bana öğreteceksin. İnsan kaynakları mezunuyum.
Boynuzsam kulağı da geçerim, yürürüm dedim.

Hay benim dilimi eşek arıları soksaydı, tırnağım değerli olsaydı, topuklu ayakkabılarımı çıkartmam deseydim mesela bok var gibi inatla lojistik olacak laan diye bağırdım resmen.

***
Günümüz

Sabah sabah sinirle, küfürler yağdırarak masamdayım. Masa dediğime bakma kıçımın üzerine oturamadım onun karşısında. Ya da böyle gerile gerile dolanmadım, yapamadım. Sürekli olarak bir karışıklık. Meraklı değilim böbürlenmeye ki kıçı kırık şu firmada hiç gerek yok. Kalkar bakılacak ne varsa ayarlarım da yeter arkadaş.
Yeter da ben de sen gibiyim, üstelik hatunum lan. Hani erkekler daha üstün ya senin becermen gerek bir şeyleri benim değil !!!?!!

Hatırlıyorum da Jedi F ebemi ağlatsa da gık demeden araştırıp sorunu çözüyordum. Şimdiyse peh !

Dipnot: Jedi F adamın dibidir. Ağzına sıçsa da, öğretir. Kimseyle böyle ilgilenmemiş söylemiş miydim ;)  bkz. Kalkan göt.

1 Aralık 2014 Pazartesi

Zorlanma mı o ? [mim içerir]


Benim sapık gibi takip ettiğim blog sayısı fazla değil. Tabi sevdiklerim ayrı orasını cebe koyalım da; aralarında bir tanesi var. En dobra, en içten, en iyi anne, kendinden ödün vermeyen. Hani şöyle göte göt der, yeşil ojeleri var ki neyse ben bu kadar detay verince anladın sende okuyucu biliyorum.
Ha yok ben bilmem diyorsan Plazayı sunarım sana, bir bak demem, eminim baktın ve sende vazgeçemedin ondan ! Kendisi pek hoş mimle yapsa demiş ne güzel demiş. Müptezel kırar mı onu ??
Düşünme hemen cevap ver elbette kırmaz. En patroniçe, selam verim şöyle sana gelelim cevaplara ;)

Bu gece öleceğinizi bilseniz bazı insanlara bazı şeyleri söylememiş olmanın pişmanlığını hisseder miydiniz? Peki, neden söylemediniz?
*Hissederdim, hatta hissediyorum. 
Nefes almayan birine üzgünüm de denmiyor, gel kırgın değilim dediğinde yattığı yerden de kalkmıyor. 

Günün birine çocuğunuzun doğduğu hastanede bir yanlışlık yapıldığını ve çocukların karıştığını öğrenseniz, kendi çocuğunuzla sizin büyüttüğünüz çocuğu değişir miydiniz?
*Anne olmadan bilinir mi bu. 
Varsayım yapayım. Değiştirmek aklıma gelmezdi, ama karıştıranın ağzına sıçardım başta; Sonrasında iki çocuğum olmuş olurdu.  Ama haksız mıyım, onun bok yemesi yüzünden bebe hasta olsa annesi olduğum halde yardımcı olamam ki uyuşmaması vs derken KABUS.

Hayalinizi süsleyen bir yerde bir hafta tam pansiyon, harika bir tatil için uçan bir kelebeği yakalayıp ayaklarını ve kanatlarını koparır mıydınız?
*Bencil olmazdım bu konuda, ya benden daha büyük bir varlık olsaydı kolumu bacağımı bir hafta keyif için koparsaydı !!?! Ne bok yicektim o zaman. Veririm parasını tam pansiyon giderim aga, yazık kelebeee ;)


Bir yemeğe davetlisiniz ve önünüze tanımadığınız bir yemek konuyor. Tuhaf haline ve pek iştah açıcı görünmemesine rağmen tadına bakar mıydınız?
*Tanımadığım, bilmediğim hatta görüntüsünü sevmediğim hiç bir şeyi ağzıma sokmam. 

Bi kere soktum, kurban eti yemez oldum. Hatırlamayayım, hatırlamamalıyım !?! ! İğğğkkk.

Sevdiğiniz biri için yalancı şahitlik yapar mısınız? Örneğin bir yayaya çarptığında direksiyonda dalga geçmesine rağmen çok dikkatli kullandığını söyler miydiniz? (anne, baba, eş, sevgili)
* NE yaşatırsan başına gelir düşüncesine sahibim malesef, kuralcılık değil elbette sevdiğimi korumak isterken başkasının sevdiğine zarar da gelsin istemem. Yapamazdım, yemezdi. Ya yaya yolundaki ben olsaydım !?!?!



Yetişme tarzınızda değişiklik yapma imkanınız olsa neyi değiştirirdiniz?
* Aile değişecekse bazı şeyler farklı olabilirdi. Mesela benim paşa dedem olaydı tam bir hanımefendi yetişirdim. Ha ses çıkartmayı ergenlikte huy edinseydim de değişebilirdi. Mesela sağlık okurdum, mesela o zamanda şikayet etmeye devam ederdim. Değiştirmezdim ya da off saçma oldum ben ya !

Eviniz ve içindeki eşyalarınız yanıyor. Ailenizi, kendinizi ve köpeğinizi kurtardıktan sonra bir kez daha içeri girme şansınız var. Ne kurtarırdınız?
*İşimi şansa bırakıp tekrar girmezdim, herkes burda zaten. Bende bedevilik var içeri girersem bina bi anda patlardı riske gerek yok bu konuda :P

Yarın sabah başka birinin kimliğinde uyanma ihtimaliniz olsa bunu değerlendirir miydiniz? Kimi seçerdiniz?
*Başkasını istemem beni bana verin yeter. Değişeceksem de illaki hani çok ısrar ediyorum dersen de bulamadım kendimden başkasını istemiyorum sanırım.

Adet yerini bulsun, mim sahiplerine dağıtılsın der, açıklarım. Yapın diye diretemem. Rica ederim ama  ;)

*Lady Witch
*Admin Panpa 
*Berkay Abalı
*Deeptone




25 Kasım 2014 Salı

Zat-ı Şahane

Özledim okuyucu.
Yorumunu da bakmalarını da görmelerini de özledim.
Ya sen ?

****
+Acıyor mu ?
-Oldukça fazla.
+Film açayım mı?
-Yok istemiyorum.
+Ağrı kesici bulayım mı ?
-Yeni içtim.
+Canın çok yanmasın, geçsin hatta bana geçsin ya !?!

Haline şükreden tayfaya kaydım bu zamanlarda, yalnızlık, acı, ağrı demeden yanımdaki sesin haline üzülmesi kadar yumuşak bir şey var mı ?
Annenden babandan bahsetmiyorum elbette onların yeri apayrı.
Küçük kardeşi genellikle bela olarak adlandıran ben; şefkat olarak gördüm.
Hayıflayabilirsin elbette beni, inan pek umursamam yalan yok.
Belki ara ara onun canı yandığında, kalbi ağrıdığında bunları yapanlara karşı serzenişte bulunup bir tık ileri gittiğim de doğrudur.
Bu kadar önemli gelmez belki sana okuyucu, canım yanar orada yatarken başımda pervane olması. Geçtiğimiz zamanlarda yaşadığım en büyük mutluluk.
Kendisini bela olarak görmemin sebebiyse çok tartışma yaşamamız aramızda Sekiz sene var resmen, yaptıkları hoşuma gitmiyor(du).
Küçükken her zaman peşime takılırdı, kardeşin varsa bilirsin muhakkak.
Bir yere gitmek onunla mümkün; ağlıyor ve deli ediyordu.
Ha ayağı halıya takılsa çaktırmadan düzeltir bir daha oradan geçerken tökezlemesin isterdim. 
İlk geldiğinde bile sevgimi gösteremediğimden, kıskandığım sanılmıştı.
Japon bebekler gibi, kısık gözler aman yarabbi pek bir çirkin ama ağladığında annemden önce koşar pış pış yapardım.
En sevdiğim oyuncağımı balkondan attığında kızamadım bile o kadar tatlı "aba" diyordu ki duysan sende seversin.
Büyüdüğünde, ki bunu fark etmek o kadar zor değil canını bir kız yaktı. Çaresiz kaldım okuyucu insan bir gönül yarasına mı çare olamaz diye kalakaldım. Uyurken yanına sıvıştım mesela, ağladığında omzumda olsun istedim. İçecekse benle içsin, gidecekse benden habersiz yapmasın istedim. Bir süre de böyle oldu, büyümesine rağmen gözünden yaş geldiğinde abla diye ağladı sarıldı. Uzun zaman geçti bunların üzerinden, sonra koptuk arada kahkahalarımız doldurdu ya evi orası da var ama eskisi gibi gelmedi sarılmadı. Büyüyor diye çektim kendimi, yardım isterse arkasında olduğumu bilmesini sağladım. Derken canım yanarken canının yandığını fark ettim işte.
Duygulandım mı ? Kesinlikle. Gözümden yaş gelirken onun ağladığını gördüğümde güçlü olmaya karar verdim. Yeniden.

İyi ki var. İyi ki var olmuş. Belki böyle yüzüne söylemeyeceğim; kim bilir günün birinde görür anlar ne kadar sevdiğimi.

Zat-ı Şahane

Özledim okuyucu.
Yorumunu da bakmalarını da görmelerini de özledim.
Ya sen ?

****
+Acıyor mu ?
-Oldukça fazla.
+Film açayım mı?
-Yok istemiyorum.
+Ağrı kesici bulayım mı ?
-Yeni içtim.
+Canın çok yanmasın, geçsin hatta bana geçsin ya !?!

Haline şükreden tayfaya kaydım bu zamanlarda, yalnızlık, acı, ağrı demeden yanımdaki sesin haline üzülmesi kadar yumuşak bir şey var mı ?
Annenden babandan bahsetmiyorum elbette onların yeri apayrı.
Küçük kardeşi genellikle bela olarak adlandıran ben; şefkat olarak gördüm.
Hayıflayabilirsin elbette beni, inan pek umursamam yalan yok.
Belki ara ara onun canı yandığında, kalbi ağrıdığında bunları yapanlara karşı serzenişte bulunup bir tık ileri gittiğim de doğrudur.
Bu kadar önemli gelmez belki sana okuyucu, canım yanar orada yatarken başımda pervane olması. Geçtiğimiz zamanlarda yaşadığım en büyük mutluluk.
Kendisini bela olarak görmemin sebebiyse çok tartışma yaşamamız aramızda Sekiz sene var resmen, yaptıkları hoşuma gitmiyor(du).
Küçükken her zaman peşime takılırdı, kardeşin varsa bilirsin muhakkak.
Bir yere gitmek onunla mümkün; ağlıyor ve deli ediyordu.
Ha ayağı halıya takılsa çaktırmadan düzeltir bir daha oradan geçerken tökezlemesin isterdim. 
İlk geldiğinde bile sevgimi gösteremediğimden, kıskandığım sanılmıştı.
Japon bebekler gibi, kısık gözler aman yarabbi pek bir çirkin ama ağladığında annemden önce koşar pış pış yapardım.
En sevdiğim oyuncağımı balkondan attığında kızamadım bile o kadar tatlı "aba" diyordu ki duysan sende seversin.
Büyüdüğünde, ki bunu fark etmek o kadar zor değil canını bir kız yaktı. Çaresiz kaldım okuyucu insan bir gönül yarasına mı çare olamaz diye kalakaldım. Uyurken yanına sıvıştım mesela, ağladığında omzumda olsun istedim. İçecekse benle içsin, gidecekse benden habersiz yapmasın istedim. Bir süre de böyle oldu, büyümesine rağmen gözünden yaş geldiğinde abla diye ağladı sarıldı. Uzun zaman geçti bunların üzerinden, sonra koptuk arada kahkahalarımız doldurdu ya evi orası da var ama eskisi gibi gelmedi sarılmadı. Büyüyor diye çektim kendimi, yardım isterse arkasında olduğumu bilmesini sağladım. Derken canım yanarken canının yandığını fark ettim işte.
Duygulandım mı ? Kesinlikle. Gözümden yaş gelirken onun ağladığını gördüğümde güçlü olmaya karar verdim. Yeniden.

İyi ki var. İyi ki var olmuş. Belki böyle yüzüne söylemeyeceğim; kim bilir günün birinde görür anlar ne kadar sevdiğimi.

18 Kasım 2014 Salı

#On Blogger tek hikaye

Bir otel odasında yalnız kalışımın hikayesidir aslında bu..
Yıllar sonra paylaşmak istediğim..
Belki yerine varmaz ama sesimin çıkmasını, duyulmayı istedim..



O gün; 

En güzel kıyafetlerini giymek için kalktım sıcak yatağımdan.
Senden önce kalkmalıydım ki sana şahane bir kahvaltı hazırlamaktı niyetim.
Yukarı çıktığımda çoktan giyindiğini gördüm ki hemen aşağı gelmeni istedim senden gerçi meşgul koca her zamanki gibi erken gidecekti..
Koskoca görkemli evin kapısına kadar götürdüm seni  öptüm ve uğurladım kendi ellerimle.
"Akşam geç kalma " yankılandı sesim sen uzaklaşırken...

İçeri geçmemle ağlamaya başlamam arasında ne kadar fark  var hiç hatırlamıyorum.
Her şeyi biliyorum, en azından tek olmadığımı.
Nasıl bu hale geldik ?
İyi günde kötü günde diye birlikte söz vermiştik, bu şekilde olabileceğine inanmıyorum diye geçirdim içimden..
Yüzüstü kalmış, ihanetle yüzleşmeyi reddeden..
Bir bardak daha aldım içkiden, yüzüğüme  bakarken ağlamayı reddettim ama olmadı..
Alkolün etkisi miydi bu yoksa içimdekileri mi kusuyordum artık dışarı..
Uzaklaşmak istedim bu evden bu yaşamdan bu hayattan, biliyordum o'nun yanında olduğunu, bilirsin kadınlar hisseder..
Neler olabileceğini düşündükçe dayanamadım, attım kendimi sokağa.
Nereye gideceğimi bilmiyordum arabaya bindiğimde..
Ağlamaklı ve beter halim görenleri muhakkak korkutmuştur. .

Marketin tekine gittim, elimde raftan aldığım alkol varken ağlamaya devam ediyordum..
Bana istediğini söyleyebilirsin ama söz vermiştik biz iyi günde kötü günde diye.
Aldığım içkiyi kıyafetlerini yakmak için kullanmıştım itiraf ediyorum hemde bahçenin hemen kenarında..
Acımın geçtiği dakikayı hatırlamıyorum, yok öyle bir zaman !!
Ama içimin soğuduğunu fark etmiştim son sigaramı içerken..
Deliyim belki de seni bu kadar sevmekle delirmiş olabilirim..
Şuan onun yanında olduğuna göre sana yeterli değilim belki de..
Sen beni hatırlamıyorsun şu anda, bense tek olmadığımı..

Gün sonunda geri geldiğinde en tatlı gülümsememle açtım kapıyı, bir başkası gibi kokarken sarıldım sana.. Acı çekiyordum aynı anda seviyordum da..

Şu an;

Şerefine içiyorum, bu otel odasında tek başıma sıralarken kadehleri..
Yılın başı bu şekilde başlarsa sonunda neler olacağını kestiremiyorum artık..


Part 2 İçin buraya bekliyoruz. ;)
Part 3 İçin Lütfen buraya devam edin.
Part 4 İçin buraya tıklayınız.
Part 5 İçin buraya devam edin.

13 Kasım 2014 Perşembe

Ufak paylaşımlar ve #mim

Özlediğim okuyucu,
Bu aralar bir delinin günlüklerine dahil olduk bir çok arkadaşla ki haberin vardır muhakkak.
Yok diyorsan da buyur bak buradan, sana kolaylık olsun.


Çok yoğun iş hayatı, gezmeler ve arkadaş süprizleri hazırlama telaşı derken blog yazılarının güncelliğinin kaybolduğunu fark ettim.
O zaman belki bekleyenim vardır diye bir uğrayayım diye ta ta tam karşınızdayım.
İşin gerçeği ne yazacağımı bilmiyorum.
Sanırım fikir danışmak gibi olacak.

****

Geçtiğimiz yıl kutlayamadığım bir doğum günü var kardeşimin.
Ki bu konuda payı büyük de neyse o detayı atlayarak bu pazar günü kendisine süprizim olacak elbet siz de söylemezsiniz ;) Ha buradan görür diyorsan, yok buralara gelmiyor kendisi eminim.
Aslında plan basit pasta, arkadaşlar, kutlama, cart curt.
Ama özel olan hediye.
Ve pastası.
Şöyle ki hediye dediğimiz şey hayal defteri gibi bir şey.
İçinde bolca fotoğraflar ve benim yazıp, çizdiğim bir şeyler var. Ne kadar çok şey dedin diye kızma bana okuyucu inan çok heyecanlıyım. Beğenmezse ? bu ihtimal fena canımı sıkıyor.
Yanında pasta da benden, onu da ben yapıyorum yapabilirsem şayet; beş katlı olacak öyle yukarı değil içerisinde beş kat olacak üzerinde de x2 yazacak. Bu işin esprisi de şudur; arkadaşlığımızın neredeyse dolan onuncu yılını ifade edecek.

Elbette yanında en çok istediği yumuşak peluş köpeğimiz de olacak ! ;)
Nasıl sizce ?

****

Gelelim mim' e Ahu kader Mim yapmış unutmamış beni de eklemiş hemen ardına, sende yap demiş.
Kırmak olur mu ? diyorum.
Buyrun okuyun bakalım.

Biliyorsunuzdur muhakkak bu mimi isminizi ya da blog isminizi yazar ve kitap adlarıyla yazıyorsunuz. Ha bu kitap sevdiğiniz okuduğunuz bildiğiniz mi orasını bende bilmiyorum. Karambole yazıyorum ya orası da ayrı :)


Murat Menteş - Ruhi Mücerret
Ütopya - Thomas More
Popom olmadan asla - Şişman Kız
Tutunamayanlar- Oğuz Atay
Emrah Serbes - Deli Duman
Zülfü Livaneli - Serenad
Erken Kaybedenler - Emrah Serbes
Lev Tolstoy - Anna Karenina

5 Kasım 2014 Çarşamba

TTK ** Toplu Taşıma Kuralları


Yazarak bunaltmanın peşindeyim denemez de gayretim neye anlamadım düşün ben bile..
Selamımı verip başlarım anlatmaya...
Not: Özlemene izin vermeyeceğim, obsesif takılıyorum bu aralar kendimi unutturmamak adına :P


Geçtiğimiz haftalarda toplu taşıma araçlarını kullandığımız esnalarda ki gerçekten mecburuz buna, otobüsün dolu olduğunu bile bile bindik, ki ayakta gidiyorum o kadar da sinir bir şey.
Bilirsin muhakkak hani ortada karşılıklı oturmaya mecbur bırakan koltuklar var ( hadi ama hepimiz burjuva olamayız en azından öğrenciyken görmüşsündür ) Orada oturan yaşlımsı ( Nasıl tarif edeceğimi bilemediğimden  bunların hepsi ) bir çift oturuyor, karşılarında lise çağında iki küçük hatunumuz...
Bir kaç durak sonra şöförün hissedip bizim göremediğimiz boşluklara hala birilerini doldurma çabasıyla kardeş kardeş yolculuğa devam etme zorunluluğunu bulduk. Zaten ne olduysa burada oldu.
Hatunun teki kızıyla binmiş ki fark edemedik o dakkaya kadar..
Ayakta durmaktan başka seçeneği kalmayan taş çatlasa 43 yaşında olacak, benden bakımlı denebilecek ancak pek gününde olmayan bir hanım teyzemiz bu dörtlünün üzerine doğru duruyor ayakta tabi. . .
Gayet normal olması beklenirken oturan yaşlımsı teyzeden bir hamle geliyor ki hadi lan dedim resmen. !
"Kızım kalk da yaşlı teyzen otursun, zaten burası yaşlı ve hamileler için ?!!! "
Kız biraz çetin çıktı o sırada yanındaki arkadaşı da;
"Yaşlı olsa kalkardım da yaşlı yok ortada teyze " dedi. Alkışı hak etmişcesine böbürlenerek ki bende olsam bende aynısını yapardım.
Ayakta duran hanım teyze kalkması için gözüne bırakıyor bir yandan " Aman ne gerek var " ayakları yapmayı ihmal etmiyordu. Yaşlımsı teyze o kadar konuştu ki kızın teki kalktı seni mi dinleyeceğim dercesine...
Bu hanım teyzemize birisi yaşlı dese " Aaa yok canım olur mu öyle şey !! " der ağzının payını verir, uzaklaşırdı da burada çıkarı var 20 dakikalık yolu ayakta gidebilir. O an yaşlandım ayaklarına yatıyor ki ciddi beni gömer lan !!
Oturduğu andan itibaren liseli kızların ne ahlaksızlığı ne terbiyesizliği ne de ailesinin bozukluğu tartışılmadı ki biraz daha otursalar çocukluğa inerlerdi malum uzman doktorlar. Haliyle bunu duyan liseli laf çevirir ki ergenlik her bir halta takılırsın, sessiz kalmak zor yorucudur. Konuşmak daha mantıklı ;) Yaşamıştım biliyorum :P O sırada ortaya yeni bir kahraman çıkıyor olsa olsa 27 yaşında hanımteyzenin kızı yahut tanıdığı gerçi km olduğu önemli değil.
Teyzelere doğru dönerek; "Sizi meze ediyorlar burada, laf çeviriyorlar" diye bağırmaya başladı ki o sıra otobüs de boşalıyordu. Tabi herkes pür dikkat hatunu izliyor, o da rolünün hakkını vererek değme tiyatroculara taş çıkarırcasına bağırıyor. Bir zorunluluğu varmış gibi kıza " Büyüğün konuşuyor burada beni din-le-ye-cek-sin ! " demesi de cabası.
Gerçi şovu kısa sürdü durağına geldi ve aşağı indi.
Kaldık mı yaşlımsı teyzelerle koskoca otobüste ki yandaşta bulunmuyordu yanlarında...
Ayakta duranlar olarak da rahatsız etmiş olacağız ki bize de oturmamızı söyledi...
Öne bakmaları gerekmiş.
Yahu benim de ananem, babanem var ve hiç birinin bu şekilde bir tavrı olmadı en azından başkalarına ! Bir de gelmiş "Kızım ben kötü bir şey demedim sırf saygı göster diye dedim"  cümlesini sarf edince karşıdan ses almayınca koltuk değiştirmesi paha biçilemez.


Şimdi Merak ettiğim bir konu var ki cidden saygısızlığı kim yaptı !??
Saygıyı hak edecek ne yaptılar da saygı bekliyor böyle insanlar ??
Ya da o hatun o kadar şovu yaptı da ne oldu kendi anası kızların dedikodusunu yaparken neredeydi ?
Demem o ki saygıyı hak etmek gerekir.

Müptezel bildirdi. Hemde büyük bir sinirle...

3 Kasım 2014 Pazartesi

Her yolun sonu Ankara ?!*!!? Ha !

Hepsinden çok farklı bir deneyim ki bu şok olmuş olma olasılığım yüksek.
Bahsettiğim olay geçtiğimiz hafta oldu ki yuh lan ! diye tepki gösterdim.
Gerçi göstermemek gerekiyormuş ama bilemedim.
Neyden mi bahsediyor bu hatun dediğini duyar gibiyim okuyucu.
Kahve falından bahsediyorum.
Ha bir de evet bunun karşısında ücret ödeyenlerdenim üzerine iki saat kadar beklemek de cabası.

***

Kardeşin bellediğin hatun sıyırınca mecbur sana da bulaşıyor kıyısından köşesinden.
Neyse mevzu bu değil.
En başına dönersek olayın; gün olarak ekimin yirmisekizine denk gelir.
Malum öğle sonrası tatil ve aktivite şart.
Dahiyane fikirleriyle beni şaşırtan S. fal baktırmak istediğini söyledi.
Ama öyle bir kadın bakıyormuş ki hani doğumundaki ebenin adını bilecek kadar(mış).
Destek timi olarak olay yerinde buluştuk.
***Bu arada bilmeyen varsa ufak b

ir not olsun burası S. aşk acısı çekiyor, balatayı sıyırmak üzere her an motoruna şeker atıp patlatabilir kendini. 
Kahveler geldi nihayetinde buralardan hızlıca uzaklaşıyor, odaya girişimizden devam ediyorum konuya.
Öyle bir oda ki gizli saklı bir yerde, küçük bir yer hani aşıkların buluştuğu türden.
Güvenlik kameralarından dışarıyı izleyip bir yandan da pizzasını ısıran bir kadın karşımızda.
Öyle bir bakışı var ki hatunun !! o_O
Bakışıyla uçak indirir. O derece !
Fala bakmadan önce bir defter çıkartıp adını yazmasını istiyor S.'den, elbette dişi ve erkek olarak...
Başlıyor çizmeye...
Çizim dediysem de karalama şeklinde..
Fincan nerede diye sordun kabul ediyorum okuyucu Fincan defterin yanında..
Laf aralarında "Bana öyle söylediler" demesi de cabası.
Hatunun hayatında olan biteni döktü kağıda bende kayıt yaptım ilerde dinleriz diye.
İsim vermek ya da evlilik tarihi söylemesini anlatmıyorum bak.
Derken fal esnasında benim çok güldüğümü ve falımın uzun süreceğini söyledi ne alakaysa.
Tabi S. için yeterli gelmiyor dedikleri, istemediklerini söylediği için elbette..

***

Sıra bana geldi geçtim karşısına yaktım sigaramı derken bir isim vermemi istedi.
"Hayatımda biri yok" dediğimde vardır diye ısrar etti. Haspam benden daha iyi bilicek ! 
İstediğini alamayınca, başka konu üzerinden yürüdü.
Oturduğum ev, yaşadığım mekan, aile ferahlığı..
En son sanal olduğumdan bahsetti okuyucu.
Yalancıymışım ben kendim gibi değilmişim.
İşte bu noktada tak etti bir şeyler, ipler koptu bende hatun yalancı diyordu bana resmen !
Madem böyle bende soru sormaya başladım, maksat ters köşe etmek.
Bir fotoğraf gösterdim hayatımın aşkını buldu, bir yol sordum beni Antalya'ya gönderdi.
En son inanmaya başladığımı fark ettim, ters köşe edecekken oltaya gelen bendim.
Gerçi söyledikleri hoşuma gitti.
"Hayatının ortası, sonu Ankara"
Gerçi kafeden kendimi dışarı atarken " bi halt olmaz lan bundan boşuna bekledik" desem de. İnandım okuyucu ya da inanmak istedim.

Not: Müptezel şahsiyetinin yaklaşık 6 senedir Ankara takıntısı bulunmakta,  ha ergenken daha fazlaydı. Şimdilerdeyse ne halt olsa Ankara bulaşıyor olaya. Aslında sevilesi bile değil soğuk  memleket. Denizi bile yok !!

30 Ekim 2014 Perşembe

Biri Ödül mü dedi ??

Sayın, çok değerli, paha biçilemez okuyucu unutulmamak diye bir şey var.
O kadar mutlu ediyor ki insanı (:
Yaşamışsındır bu duyguyu eminim ve hiç unutulmamanı da dilerim.
Aralar aralar derken geri döndüm ve askıda beklettiğim ödül işini halletmem gerektiğini hatırladım.
Gene belirtmek isterim ihmal ettim kusura bakma ama aylaklık yapıyordum : )

Beni Kıymetli arkadaşlarımız bu ödüle layık görmüşler ki ayrı ayrı teşekkür ediyorum onlara (:
Miss Tuti,Şekerli Türk Kahvesi ve Karalamacalarım.. Seversiniz takip etmiyorsan bir bak derim...

Her güzel şeyin bir olgusu vardır ki bu sefer de bu şarta uyulmuş, gerekenler:  toplamda 15 kişiye ödül vermek. Gerçi koşulumuz oldukça basit(!) görünse de o kadar kişinin içinden -ki hepsini severek okuyorum- 15 kişi çıkartmak zor.

O zaman sıralayalım bakalım ödüllerimizi:

Zamska
Dördüncü Tekil Şahıs
Basit Bir Plaza Kaşarı
Admin Panpa
DeepTone
Özgür Kız
Parçalanmış Gülüşler
Bir Sahne Var aklımda
Eqozdemir
10 Ruhsuz Atmaca
11 Ha Polyanna Ha Fulyanna
12 HaziOz
13 Persephone
14 Seyma Tanis
15 Ahu Kader



27 Ekim 2014 Pazartesi

A long time ago..

İyi ki blog açmışım dedim bu zamanlar içerisinde.
Çocuğum gibi diyemem de saklandığım limanım olarak görüyorum lan bu benim eserim diye övünüyorum pek bir halta benzemese de burası..
İhmalkar davrandım.
Ne dese hakkı da ama biliyor ya onunla paylaşmayı seviyorum.
Biraz ara verilmiş gibi olsa bile..
Zamanın nasıl geçtiğinin farkındayım ama yazmak için yazmak olmasın diye sessizliği tercih ettim.
Geçmiş yazıları takip ettiysen bilirsin okuyucu, sıkıntılı bir sınav süreci geçirdim.
Bir şey olacağına dair pek umudum yoktu ki şaşırdığım nokta burada başladı sonuç gayet başarılı hem de benden beklenmeyecek şekilde.


O anki durumumu da sağdaki şekilde gösterebilirim, dersin icat buldum ya da tam puan aldım. İstersen dalga geç benimle ama kendimi kanıtladım lan ötesi var mı ?!!?




Şimdi ise tamamen aylaklık yapıyorum elbette ev kızı modunun getirdiği sorumluluklar dışında... Pek bir şey değil işte ütüsü, çamaşırı, bulaşığı... Malum bunları bilmeli ilerde lazım olacak. Sakın yanlış anlaşılmasın evlilik değil mevzu kendi evimde yapmam gerekecek o_o

Bu aralar hayatım pek bir monoton ama arkadaşlar, dostlar, kardeşler derken monotonluğun ortasında hareket var. Nasıl diye sorarsan ki biliyorum sorarsın; İlişki durumları bazı yerlerde o kadar basit kalmışken etrafıma sanki özellikle atılmış gibi en adileri geliyor. Bana değil ha şa ben atlattım o evreleri en azından ağzım yandı pis, kaka dedim de savuşturdum..
Olay aslında en yakınımın başına geldi ki oha falan oldum yani tabiriyle kaldık. Hani ölümsüz kahramanların ölmesi gibi bir durum o kadar şoke edici..
Etmesinin sebebi beklemediğimiz yerden gelmiş olması..
Biliyorum okuyucu ilişki iki kişilik olmalı onların arasında kalmalı ama en yakının bu kadar üzülürken bu kadar saçmalarken sen pek normal kalamıyorsun mecburi dahil olma durumu ki en boktan kısmı...

Şimdi bu konuyu nereye bağlayacak bu kız diyecek olursan da bir yere bağlamayacağım. Bağlamak,
bağlanmak yasak kesinlikle bu hayatta bağlanmayacaksın şairin dediği gibi..

Yazı saçma gelmiş olabilir ama yazmayı özlemişim.
Not: Ödüller var ki onlara ayrıca değineceğim. Unuttum sanılmasın ;)


13 Ekim 2014 Pazartesi

Mimlendirilmek Hem De Kitaplı Falan !

Mim yapıyorum sürekli.
Yazmak içimden geliyor da, çok özel yazıyorum be.
Kişisel blog da yemek tarifi yazacak değilsin ya dediğini duyar gibiyim. Deme öyle bak utanırım. Hayır sonra çemkirmelerle falan sen uğraşırsın :)

Dipnot: Beni duymayı sevmezsin diye korkuyorum ondan yazmıyorum bunları sanırım okuyucu. 

Gelelim DördüncüTekilŞahısın bana bahşettiği mim' e... [Ziyareti hak eden bir arkadaş bilmem hatrım var mı sizde ama bakın bakının ona muhakkak.]
Uzun zamandır okumadığımı fark ettirdin hatun, ayıp etmişim cık cık cık kızıyorum şuan kendime.

* İlk Hayranlığım:

Unutkanlık başa bela diyorum en başta elbette
alzheimer değilim elbette ama kopukluklar da yok değil..
Aklıma gelen mmmh "Vadideki Zambak" diyorum. Baya etkilenmiştim o kitaptan yalan yok Balzac sevdim hem de uzun süre :)

*Favori Serim:

Seri olarak bakarsak da  "Gece Evi"  var. Aslında bir çok var ama hatırladıklarımın arasında bu ağır bastı :) ( Ne kadar fantastik bir insanım ya da gereksiz sen seç )

* Favori Kitabım:

Favori kitaplarım var benim ama buraya yazarsam çok uzar emin ol sen bile sıkılırsın. [pek bir dengesizim okuma konusunda, ne olsa okurum diyemem ama ilgimi çeken her şeyi okurum]

"Başkalarının mutluluğu, artık mutlu  olamayanların avuntusudur. "

* Favori Erkek Karakterim:

Favori karakterim en son hatırladığım Gece evi serisindeki Stark ki kendisi hayranlıktan öte hayallerime dahi girmiştir. [Stark'ı bilmeyenlere ithafen: "İyi yapılı kollarıyla ortalama bir boyu, kum kahverengisi saçları, sıcak kahverengi gözleri ve kendini beğenmiş bir gülümsemesi vardır." ]

* Favori Bayan Karakterim:

Bayan karakter bakarsak da Lisbeth Salander, Ejderha dövmeli kızdan ki anlatmaya gerek yok kendisini intikam bizden sorulur kıvamındaki hatundur kendileri.

* Favori Okuma Saatim:

Okuma saatinin favorisi mi olur uykum kaçınca alırım ışığımı başucuma kitap kucağıma ve başlarım okumaya, otobüs seyahatlerinde midem bulanacağını bilsem de sonuna kadar devam ederim, kahvemi yapıp sandalye başında okumuşluğum bile var. Yeri ve zamanı olmaz kitap okumanın öyle gelişine okursun :)

Mimleme yirmi adet denmiş ama isteyen alsın rica ediyorum. Hastayım ben üzmeyin beni :)

30 Eylül 2014 Salı

Mavi en sıcak renktir !

Yazmaya başlamanın ne kadar zor olduğunu hatırladım şuan, evet evet tam şuan sen bunu okurken.
________________________________________________________________________________________________
Kayıtlara geçsin şuan Taş plaktan müzik dinliyorum.
İronik biraz biliyorum daha demin PSY ile kendimce dans ediyordum( işte o an ayna baktım da yok bu olmadı üzerime durmadı be )
Bazen inanılmaz bir insan olabiliyorum hadi kabul et beni böyle seviyorsun okuyucu, itiraf et bilmek güzel geliyor.
Bu gün biraz farklı olacak diyemem kişisel blog diyorum buna ben hayatımı, kendimi anlatacağım, çok geniş bir yelpazem yok o yüzden belki bu cahillikten bilemedim şimdi.
Zamanında bu kadar çok yazacaksın insanlar üşenmeden seni takip edecek deseler inanmazdım. (laf aramızda hadi len diye ötelerdim bile)
Böyle kendime gömüyorum ama yanlış anlaşılmasın sakızlı muhallebi gibiyimdir.(tarifini veririm ilerki yazılarda merak etme yazacak bir şey bulamayınca blog da yazarım ne var yani ) Yapay'ım, çakma'm olamaz !?!! Özellikle sen gibi tekim malum senden de bir tane var şu hayatta.
Özeliz bir ki küçükken bizi böyle sevmediler mi ?
Erkek can yakacak, kız hanım hanımcık olacak.
Sahi hanım hanımcık kızın canını erkek nasıl yakacak bir türlü anlayamadım. Hanım hanımcıksa can yakacak erkekle ne işi var arkadaş neyse konumuz o değil.
Hayatın kısa olduğunu anladım bu aralar evet hem de bu yaşta !
Eski anıları hatırlıyorum ey gidi ey demeye bile başladım sen düşün ne haldeyim.
Küçükken diye başlayan cümlelerim var benim.
Sakinim, ben yaşlı deilim sadece ikibeşlik oldum...
Şuan bunları yazarken aklıma geldi uzun zaman önce aldığım ehliyetimi yastık kılıfının içine yerleştirmiştim, sırf geceleri yanımda dursun diye. Sonra kaybettiğimi sanarak bir süre ehliyetsiz dolaştım. Sanırım annem bu nedenle baya laf etti, ta ki o yastık kılıfı değişene kadar. Ceza verilse bu yaşta razıyım ama dırdırdırdır yok yok bana göre değil.
Pipoyu bu sayede sevebilirim.Mümkün!
Kendime not: Ben böyle olmayacağım arkadaş !

Şimdi pipo'mu yakacağım bir dakika bekle.
Şaka şaka denemedim bile ne olduğunu da internetten görmüştüm, havalı evet ama yaşlandığımda :))


Sigaramı yakıp bu yazının sonuna geldiğim için kendimi tebrik edebilirim.

Bu ne mi diyorsun aslında bu yazının temeli Mim ki biliyorsunuzdur artık, mesela üçüncü yorum sahibi mimlendin hemen yazını yazmalısın ;)


Özge, kuzum teşekkürü borç bilirim sana.

23 Eylül 2014 Salı

Durak kenarında beklememenin zamanı geldi bugün !?!!!

Yağmurdan nasibini almışlar, yaptığı saç bozulmuş, giydiği kıyafet çamur olmuşlar ya da bu yağmurda ne evden çıkacağım diyerek dışarı çıkmaya gerek duymayanlar... Hepinizin günü aydın olsun ;)

Malum bugün sonbaharın ilk günü ki Eylül hakkına düşeni yapmaya başladı, en azından bizim buralarda. 
Sabahın bir vakti işe gitmek için kalkmak yetmiyor gibi yağmurun sesiyle uyandık; gece giydiğimiz kıyafetler artık ısıtmadığından totonun donmasıyla da onaylamış olduk hemde.. 
Aslında her sabah gibiydi bu sabah sövdüm gene işime, saydırdım ve her zamanki gibi yatağımdan kalktım.
Her şey buraya kadar tamamdı ta ki evden dışarı çıkana kadar, murpy kanunları mı dersin bedevilik mi dersin sen seç, her zaman bu durumla karşı karşıya kaldım ki yağmur şiddetini artırmaya karar verdi. Servisi beklerken [ve evet benim arabam yok] durağa geldim. Yakından deli gibi giden bir hödük baştan aşağı ıslattı şu kardeşinizi, abartı yok pantolon, gömlek, hırka farklı yönlere doğru hareket ediyor sen düşün miktarını. Aklımda iki seçenek var; ya eve giderim; ya bu şekilde gün geçiririm, tabi bu seçenekler servisin zamanında geleceği göz önünde bulundurmadan düşünülen seçeneklerdi. O an eve gideceğime karar verdim inanamazsın bir araba daha ıslattı şu kardeşinizi. Sanki D-100 kara yolu bizim sitenin oradan yürüyordu. Bu sefer dayanamadım koca sitede bağırmaya başladım, ses o kadar çıktı ki eminim bir çok insanın uyanmasına sebep oldum. Hayatımda ilk defa arkasından bağırdığım taşıt durdu, geri bile geldi. Tabi ben bu arada ne diyeceğimi düşünürken cam yavaş yavaş açılmaya başladı önüme kadar gelip duran arabada... 
İçinden arkadaşım çıkmasa sanırım inme inerdi sabahın bir vakti, kimse yok, adama bağırmışsın, ha bir de hatunsun (haklı olsan bile malum erkekler biraz üstün bizden, çok kibar bir site olduğumuzu da savunamam) gerçi gene bağırırdım, babam olsa söverdim. Bkz. Bok yoluna gitmek.

Nihayetinde eve gidip kurudum. İşe de arkasından bağırdığım arkadaşım bıraktı. 
Sonbahar bana böyle başladıysa kış geldiğinde kayar düşerim. 

Siz nasıl karşıladınız sonbaharı ? 
Saydınız, sövdünüz ya da fark etmediniz bile mi :)

18 Eylül 2014 Perşembe

Sanırım Artık Deliriyorum !?!!


Ağlamaklı, sinirli bunalmış sanırım ruh halimin önüne koyabileceğim bir sıfat bulamıyorum.
Ya da dur bakim buldum Kaybolmuş.
Şuan kimle konuşmuş olsam iyi gelmemişken en son çare buraya yazıyorum; ki sizi de bu duruma ortak etmek istemezdim.
En son bu stresi sanırım lise ergeniyken çekmiştim ve sonuç olarak da Ösym bana güzelce bir el hareketi ( cık cık cık terbiye yoksunu ) arkadamdan da küfürü basarak koydu kapının önüne. E sonra ne mi oldu koyarım böyle düzenin içine dedim ve saldım gitti.
Tam her şey bitti dediğim bu senelerde yeni bir sınav istemeyen ben kamu personeli olmak adına koştur koştur sınava girmeye kalktım ki düşünemedim Laan sen kimsin! Neyine yeni bir sınav ? İşte boy ölçüsünü alamayan ben sonuçta yeniden bu haldeyim.
İstanbul'da arka sokaklara girmiş ve yolu bulamayan bebeler gibiyim resmen, net.

Şimdi bu ruh halinden nasıl kurtulurum ?
Ne gibi durumlara maruz kalırım ?
İnan ben de bilmiyorum.

Yardım edin ya bana !?!!

                                                                    Dipnot: Gir(il)en sınav Kpss ve 27 Eylül 9:30 da.