29 Haziran 2015 Pazartesi

Yok abijim ne sarhoşluğu.

Pehh.
Alkolle tanışalı kaç sene oldu bilmiyorum.
Abartmayalım fazla dayanıklı değilimdir de nerede durması gerektiğini bilenlerdenim.
Yani öyleydim.
Nereden bilebilirdim ki bu kadar çok çarpacağını.
Sarhoş taklidi yaptığım zamanlarım oldu ama ömrümde, sanırım hatırladığım kadarıyla tam anlamıyla üç defa sarhoş oldum.

~

İlkinde;  Isparta'daydım.
Evet doğru bildin sevdicek vardı onunla içiyorduk. İlk tequila deneyimi,
Sonuç:
Hatırlamıyorum hala daha.
Tek bildiğim üşümeyeyim diye üzerime battaniye örtülmüş ki Isparta'yı bilen bilir soğuğu adam öldürür.
Sabah kalktığımda o şekilde uyuyordum.

~

İkincisinde;
Arkadaş ortamında şaraptan ilk denememdi.
Evet ilk defa şarap deniyordum ama öyle alt kalite değil(miş) gayet hatırı sayılır şaraplardan
~Hava mı bu ? Yok B'oolum.
Sanırım 5 bardak içtim ve onu hafife aldım. Ayağa kalktığımda dünyanın döndüğünü anlamam uzun sürmedi. Hava almak için beni 3. katın camına çıkartan zihniyetin de sarhoş olması tesadüf olamazdı herhalde.İyi ki düşmedim diyorum ki inan düşsen kaldırır döverler. Çok tutucu memleketiz. Huyumuz kurusun.
Sonunda klozeti sandalye niyetine kullanıp kapıyı kitleyip 2 saat başım lavaboda elim suyun altında yarı uykulu oturma~yatma arası kalıp yatağıma "yatcam ben" diyerek kapıyı açmamla son buldu. Sonrası yok ;)
Farkındaysan bunlar hep ev ortamında oldu.
Dışarı fazla taşmadan devam etti.

~

Üçüncüsü o kadar basit değildi. 
Daha teferruatı hak eder cinsten. 
Öncesinde gereğinden fazla kahkaha attım.  Onu detayla anlatacağım bir yazı olacak.
Ama b durum bir tık ötesi.
Taksime geçilen bir gece; 
Birbirine eğlenmek üzere neredeyse söz vermiş iki arkadaş.
Aslında olay eskicide başladı.
Kafam üçüncü birada hafif hafif gidiyordu ki buna izin vermiştim.
Ha diyeceksin dışarıda başına bir bok gelmez miydi, güvendiğim şahsiyetlerden biri vardı yanımda.
Rahattım yani,
Ne bok yersem yiyeyim toparlardı o beni :)
Her ne kadar kız tavalama olayına girse de, neyse.
Derken mekan değiştirdik.
Merak ettiğim üç beş içki vardır ki bunlardan biri Hayvan' diye adlandırılan idi.
Adının hakkını verir türden bir içki bu :)
Tavsiye eder miyim
 Evet elbette :p
Gecenin tamamını hatırlamama ihtimalini düşünmelisiniz gene de uyarımı yapayım ben :p
Ben mi ?
Elbette ki  birinci bardak; evet hatırlıyorum. İki-üç; evet onlarda var. Ama sonrası yok.
Kapıdan çıktım, sokak başına geldim, sokakta para isteyen bir öğrenci, bütün bozukluklar feda olsun dercesine konuşmalar, Sosisli ve ayran sonra Yeniden eskici, taksi son nokta ev.
Genel olarak durum bu.
Ne bu şimdi deme. Hatırlamıyorum her şeyi ama hatırlattılar. Ve aklıma gelen her an'da siktir lan bunu da mı yaptım. Dememe sebep oldu, oluyor, olmaya devam edecek.

Nihayetinde mevzu şudur; İçki kötü miirim. Kucağına düşmeyin ; )

Not: Karşımdaki arkadaşa çok zor anlar yaşatmışım. özellikle yemek yemek için girdiğimiz büfede. Tekrar rezilliğimi hatırlıyorum ve kendisinden özür diliyorum. Diyorum ya İşte bunların hepsi Alkol.

28 Haziran 2015 Pazar

Aralar bu kadar uzun olmamalı Vol.1

İki hafta, 
Dile kolay.
O kadar yoğun ve hareketliydi ki bilemezsin.
Rahata erdiğimzamanlar oldu mu evet.Yalan söylemeye gerek yok.
Mutsuzken keyifli olmayı biliyorum artık. Yapabiliyorum yüzüme de bunu yerleştirdiğimde her şey tamam olacak.Durumları anlatırım sadece merak eden arkadaşlara, buradayım geri geliiyoorum demek için kısacık söyleyeyim dedim  :)
Ayrıca evet sizi okumayı ve yazmayı özlemiş olabilirim.








Bu da şarkımız olsun. 
Malum Redd Candı'

14 Haziran 2015 Pazar

Mükemmel Cumartesi Diye Bir Şey Yok. Kendinizi Kandırmayın.

Aslında cumartesileri güzeldir.
Özellikle çalışma olmayanları ve bol gezi barındıranları.
Hayalimde olan tam olarak buydu, sınırsız uyku.
Mükemmel kahvaltı,
Sahil kenarı ve yeşillik.
Deniz havasıyla gelen huzur ve hoş muhabbet.

Gerçekte elbette böyle olmadı.
Ayrıca kedileri de pek sevmeye başladım.
Deniz havası uyku derken her şey güzeldi de
Hoş muhabbet biraz boka sardı be.
Tam kurtuldum dediğim anda ki gerçekten çok uzun süren bir kurtuluş.
Arkadaşlarımın bana yavuklu bulma sevdası.
Hoş ne kadar iyi niyetle bakıyor olsalar da,
Müpte geldiğinde çocuğa bir alıcı gözüyle baksın bak üzmez bu çocuk iyidir, hoştur denmesi biraz sinir bozucu. Sizce de öyle değil mi ??
Ben sadece kendimin haberi olduğunu düşünüyordum ki buna bağlı gayet normal tavırlarla oturdum masaya.
Ama sürekli anlatılan yaşantı, ne iş yaptığından ailesine burcundan tuttuğu takım..
Aman yarabbi. Çocuğunda haberi olduğu daha doğrusu nereye düştüm lan ben dedirtmeye yetmesi an meselesiydi.
Daha fazla oturduk, gerçekten çok da iyi anlaştık da
DA işte.
Bir şey eksik kaldı sanki.
Hani adını koyamadım.
Eve geldiğimde detayları öğrendim.
Çocuk bir şekilde fotoğrafımı görüp, beğenip "bi el atın hacı" demesiyle bu ortam oluşmuş.

Şimdi durum evde geçen pazar,
Arkadaşlardan kaçılan bir whatsapp,
Sürekli uyku hali.
Noldu şimdi.
Elinizde mi patladı bu kertme işi.
Ya da bana mı patladı, düşündürdü.
Bi bok olcağı yok senin hayatından müpte mi dedirtti.
Hay böyle haftasonunu düdüklesinler der çeker giderim.



                                                                                   Not: Okursanız ilerde bu yazıyı. Tepkim size ya da o çocuğa değil. Kendime. Derdim var kendimle. 

5 Haziran 2015 Cuma

Ne yıllardı be. (Toybox bile içerir)

Kimseyi okuyamadığım zaman diliminden selam,
cidden okuyamıyorum fazla.
Kim ne yapmış diye mailden bakıyorum kısa kısa.
Kısa dediysem de cidden baya kısa kalıyorum buralarda.
Şans eseri Dilek'in yaptığı etiketi gördüm.
Hah dedim Müpte al sana kafanı dağıtmak için fırsat.
Neyse Mevzu küçüklük anıları.
Yaptıklarımız.

Çocukluğuma dair pek çok şeyi unuttum ben,
Depremin etkisiyle şehir değiştirme mi dersin, arkadaşlarını kaybedince bilinçaltına atılan mutsuzlukların yok olması mı dersin ? Sen bilirsin.

Bebekken, büyürken çok sessizmişim. Annem hep bunu över herkese; "Müpte çok sakindi, onunla günlere gitmek bile kolay bırak bir kenarda otursun tek merakı biblolar ki onları da uzaktan aaa ne güzel diye severdi" der ve gururlanır. Gerçi bu iyi bir şey değil ki o günlerden birinde teyzenin tekinin altında kalma hikayem durumu haklı olduğumu kanıtlıyor.
Şaka değil, teyze hakikaten tepeme binmiş.( Bilinç altım seni seviyorum, bunu bana hatırlatmadığın için. )

Ana okulundayken bir çocuktan korkardım. CÜNEYT adı bile heybetli gelirdi hele kendisi; emin olun korkulacak cinsten. Annem bırakırdı beni saati geldiğinde ama sınıfta bir CÜNEYT varsa giremezdim içeri, korkardım. Gene de gizli gizli kuru boyalarımı onun askıdaki montunun cebine açtığım doğrudur. Napsaydım acaba ? Korkutmasaydı o kadar beni.

  İlk okulda da mız mız diye belirtilen kızlardandım bir sıra; laf söylemeye korkardı millet çünkü susmayacağımı bir şekilde burunlarından getireceğimi bilirlerdi. Şöyle bakıyorum da ilk okul arkadaşlarım ne çekmişsiniz be !?!?

Mahallede yaşamanın nimetlerinden sonuna kadar yararlandım, üst katta oturan sınıf arkadaşlarımla her sabah ve her akşam olmak üzere yarışlarımız vardı, merdiven çıkma !?! Çok önemli bir yarıştır, bu sayede Cumartesi günü yapılacak etkinliklerde ezme şansımız doğuyordu :) Kumdan çamur pastalar, misket oynama, taso turnuvaları ve elbette futbolcu kartları (: Düşündüm de tipik erkek modunda büyümüşüm :p  Ailedeki tek kızsan hayat çok zor miirim :)

Abim olabildiğince çakaldır, hala öyle. Sevdiğim yemekleri bile bile kötü şeylere benzetmesi ve kendisinin tencereye gömülmesi,şukusunu verip ayakta alkışlarım.
Laf aramızda İzmit'in dağlarına bakıp "Bak Müpte bu dağların arkası Almanya" dediğinde gerçekten inanmış; beni de götür o kadar yakınsa arada eve gelirim demiştim. Şiiii kimse duymasın.
Eski paralarla beni kandırıp bakkala göndermesi, son damlaydı diyebilirim. Ha intikam aldım elbette, 'sigara mı içiyorsun sen abi ?' 'Babama kül tabağını göstereyim mi abiii' gibi tehditlerle elbette. ;)

Ailenin ilk kız torunu olduğumdan ve apartmanımızın tek kız çocuğu olduğumdan pek ilgi alaka ile büyütüldüm, adıma maniler sözler yazıldı. Bu abimin arkadaşları arasında yaygın olduğunda ??!!? Kabus. :Ergenliğe giremeeden yaktılar beni.

Sanırım çocukluğuma dair hatırladığım en kötü şey depremdir.
Birebir yaşamadım, şans eseri o gece başka bir yerde kaldık. Ama komşular, arkadaşlar, tüm çevrem oradaydı.
Çocuk aklıyla deprem bilmiyorken; enkazın başında "Baba Serap ablanın sesi değil mi o bak bağırıyor" dediğimde onun ağlamasına anlam verememiştim. Abimin Almanya'dan hemde yeni gitmişken geri gelmesini bizi özlediğine yormuştum. Dağlara çıktığımızda sırf beraber bir şeyler yapıyoruz sanarak eğlenmiş bile olabilirim. Ama arkadaşımın ailesiyle sarılmış halde sudan çıktığını öğrendiğimde, sahile gidip durumun daha da vahim olduğunu gördüğümde, donup kalmıştım.
Bir daha yaşanmaz umarım.
O acıların karşısında çaresiz kalmak, hayatta görebileceğin en zor andır. Buna eminim.




Edit: Mimlenenler diye belirtmeyi unutmuş müpte. Çocukluğunu merak ediyorum herkesin yapmayanlar yapsa mesela ? Olmaz mı ki. Ama özellikle +Plaza Sesi  Sen yapmalısın :)

2 Haziran 2015 Salı

Hayat diyorum, Çok boktan.

Ne diyeceğini bilemez hal.
Nasıl duracağını ya da davranacağını.
Hassiktir dediğim bir çok anım vardır, ama bu kadar büyüğü.
Hayır be  !?
Kodummunun hayatı bu kadar acımasız olamaz.
Bu kadar canımı yakamaz.
Lan, neden diye sorgulayamıyorum bile.
Olum herkes gitsin.
Bu durumu idrak etmem, yapamıyorum.


**
Şimdiye kadar olan, yaşanılan hiç bir şey diyorum.
Anlatamıyorum.
Gözümden gelen yerli yersiz su damlalarını da,
Alıp siktirsin gitsin bu olaylar.
Ya da ben gidicem.
Bu boktan, saçma sapan, hiç düzelmeyen yaşamdan ben siktirip giidcem.