28 Aralık 2015 Pazartesi

Bu İşte Takıntı Var ! Bolca Müpte' İçerir !??!

Bir mim varmış sanırım baya yapmışlar da okudum mu ?
Kısmen.
Sonra Lady'm emretmiş.
Müpte yapmazsa bir daha bloga giremesin amin.
Demiş. E yapmazsak olmaz bir de tutmaz falan mazallah.
Onca emek var neyse.
Olay şu ki Sevip - Sevmediğimiz şeyler, takıntılarımızı falan anlatacakmışız.
Buyrun o zaman.
Lady'm önden siz ;)

Saatin sesinde asla uyuyamam ben hani şu tik tak tik tak diye süregelen sonsuzlukmuş gibi gelen ses uyutamazsınız uykusuzluktan sızarsam o ayrı ama kalan her an bana resmen işkence gelir. Horlama sesi tahammül edemediğim sesler sıralamamda ilk beşe girer diye düşünüyorum. Sinirden ağladığım tüm gece boyunca balkonda kaldığım olmuştur. Arkadaşlarımın özellikle sağ kısmında yürürüm solda yürüdüğümüzde üzerime geliyorlarmış hissine kapılırım. İnsanların arasından geçmem; çünkü aralarından geçersem kavga edeceklerine inanırım. Telefonda konuşurken saçma sapan mimiklerim vardır. Yazarken de mevcut. Ki bu nedenle annem kimle konuştuğumu rahatlıkla çözer.
Muhalefetim, her konuda ters cevap bulabilirim tabi ki boyumdan büyük işlere kalkışmam.Stresli olduğumda içimden şarkı söyler ya da kitap yorumlarım.
Hırslıyım ama yeteri kadar ama inadı pek severim. Karşımdakini mutlu edeyim derken ölürüm, büyük ihtimalle öldüm ama haberim yok. Gezmeyi pek severim param bittiğinde daha da fazla gezerim. İnanın  bunu ben bile çözemedim nasıl olduğunu anlayamadığım bir durum. Unuturum ve unuttuğuma sinirlenirim. unuttuğum için yalan söyleyemem, bilirim yalan söylersem unutup doğrusunu anlatarak yakalanırım. Yorganı başıma geçirerek uyurum nedense karanlıktan korkarım. Hiç bir şey olmayacağını bilsem de gece camdan sigara içerken destur'larla atarım kalan izmariti.
Çocuklukta bebeklerimi canlanıp beni öldürecekler korkusuyla sobaya attım. Genellikle gece oturmalarını severim. Altın günlerinden NEFRET EDERİM zorla götürülme kısmını hala atlatamadım. Akıl almayı sevmem. Ben istediğim sürece önerilere açığımdır. Pek sıkılganım ! huy meselesi. İstediğimi alana kadar zorlarım. Müzik listem karışıktır her daldan bulabilirsiniz (Arabesk Hariç). Karşılaştığım olayların en kötüsünü düşünürüm. Yoldaysam muhakkak bir kaza gezideysem muhakkak bir kaybolma aşıksam muhakkak birlikte gezme hayalim vardır. Çabuk güvenir sonra vazgeçerim. Muhabbeti sıkıcı olan insanlardan 24 saat içinde uzaklaşırım. Yalakalık sevmem ama içten konuşurum. Sevdiğim insan müdür olsun fark etmez Yüzlerce kalemim var. Daha bu sene kıyabildim kullanmaya- ajandalar da elbette.
Sevdiğim şeylerin ya fotoğrafını alırım ya da kağıt üzerindeyse o sayfayı koparırıım. Ben evdeyken ocakta et yemeği yapılamaz. Annem evlenince değişeceğimi söylese de malesef inanmıyorum.
Banyo ve tuvalette çok zaman geçiririm. Kitaptır videodur dergidir hepsi orada okunabilir geliyor. Banyodan bahsediyorum evet küvet içi sıcak ortam vs vs.
Kin tutmam tutanı da sakinleştirir ağzından burnundan derken bir şekilde uçurmaya çalışırım. Ortam yumuşatıcısıyımdır. Agresif hallere kıskançlıklara gelemem. Bazen obsesif hallerim olur. Neye takıldığım önemli değil her şey konu olabilir.
Tatlı sevmem 'Sütlü Nuriye' haricinde. Nuriye ablaya saygım sonsuz.
Salakça davranmayı tercih ederim. Akıllıca davranmak süreklilik gerektirir herkes bilmese de önemli değil bilen biliyor.
Araştırmacı ruhum var çok hareketliyim karşımdaki içten davrandığı sürecek problem yaşamam yaşatmam. Bazen saçmalarım özellikle sorumluluk istemediğim korktuğum anlarda. Kırmayı sevmem kırılmaktan nefret ederim.
Bence devam etmeyeyim, benden soğuyabilirsiniz.

                                                                                             

16 Aralık 2015 Çarşamba

Bu Yazının Da Adı Olmayıversin !?!?BİR!

Bu kaçıncı silmemdir bilmiyorum ama arkadaş yazmak ne zormuş ya !?!
Gelmiyor işte aklıma gelmiyor.
Erkekler desen _ durgunluğun dibini yaşıyorum.
İş desen _ burada onu konuşmak istemiyorum en azından şimdi.
Aile desen _ Durumlar karışık.
Hangisini yazacağımı ne diyeceğimi bilemedim.
Uzak kalınca dönmesi zor oluyormuş.
Sanırım bunların hepsi uzaklıktan.

Uzaklık her şeyi bitirmese de araya mesafe koyuyor. 
Çok net biliyorum evet.
Yakın bir arkadaşımı kaybettim.
Gerçi kendisi kayıp olarak hiç görmemiştir kendisiyle arada " Özledim ama yaAA?'? " tarzı mesajlarımız bulunsa da.
Aynı ortamda farklı gruplar içerisinde kalmaya devam ediyoruz.
Her defasında bu olmasa da onda yaşadığımız bu !

Dur baştan anlatayım bu durumu. Lise zamanında iki arkadaştık dershaneye giderken. Okul arkadaşlığıyla da pekiştirdik bu durumu sonra bizim okuldan olmayan bir kız geldi Esmer güzeli kendisi bir anda yakın olduk sürekli birlikte çalışmalar toplanmalar derken üç arkadaş olduk yakın olarak. Diğerlerini dışlamıyorduk ama biz ayrıydık. Seneler birbirini kovaladı elbette her şeyi birlikte yaşadık ki pek eğlendik. Grubun en küçüğü bendim en fırlaması da tabi ki. Ortanca olan toparlayıcı görevini üstlenmişti. Erkek arkadaşı yüzünden deliliklere konu bile olamazdı orası ayrı. Son gelen Esmer güzeli en atarlı ve lider vasıflımızdı. Araya mesafeler girdi. Ortanca ile senede iki defa konuşsak bile o yakınlığı hiç bozmadık. Aynı şehirde çalışırken beş dakika dahi olsa birbirimizi görme çabasına girdik. Esmer güzeli giren mesafeyi kaldırmadı. Kendi bahçesine başkalarını aldı. Bundan mıdır bilinmez ama çok nadir  ' özledim ya ! Vefasız arkadaş 'diye araşırız. Hepsi bu .

Uzak kaldım ama umarım burayla da Esmer güzelinin sonunu paylaşmam diye umuyorum. 
                                                               

                                                                                       

10 Aralık 2015 Perşembe

Situation Report

Etrafımda uçuşan kağıtlar, raporlar..
Masamın üzeri hiç boş kalmayacakmış gibi..
Mesainin tavan yaptığı bir dönem..
Sol yanım hasarlı..
Tüm bu zaman zarfı içerisinde blogger bir sekme olarak açık kaldı bilgisayarımda.
Tabi okuyamadım. (Açılan sekme sayısı fazla olunca biraz)

Merhabalar,
Durum özetinden sonra geri gelişimi davullarla zurnalarla aktarmak isterdim.
Ama bilirsiniz abartıyı hiç sevmem(!)
Böyle kısa bir giriş yapıp okuyamadığım neler varsa bir göz atacağım.
Gene kaybolmayacağım ama sözüm ona buralara geri döndüğünü gösteren belirtilere sahip arkadaşları da bekliyoruz.
O halde.
Hoş Geldim.
Dolu dolu olur umarım

8 Kasım 2015 Pazar

Damn it !1!!

İşkolik olmanın en kötü yanı gece telefonunun çalmasına alışmış olmaktır bence.
O nedenle merak etmeyerek açtım.
+Efendim.
-Müpte ? Nasılsın ?
+Kimsiniz ?
-Tanımadın mı beni ?
+Seko dalga mı geçiyorsunuz ?
-Tanımadın.
+Her kimsen uykumu bok ettin yürü git.

Ve görüşme sonlanır.
Hemen uykuya dalmak gibi bir yeti''m var da.
Sabah kalktığımda kaç mesaj vardı bilmiyorum.
Hepsi tek bir numaradan ve ben bu numarayı tanımıyordum.
İlglinç değil telefonumu bir çok firma aradığından normal karşıladım.
Ama o fotoğrafı gördüğümde tabiri caizse 'Ben Şok !?!?!1'
İçimden siktir laan ! dedim. hala hatırlıyorum da diyorum evet.
Geleneği bozmayan katilimiz Seneler sonra tekrar geldi.
Git desem bile  ara ara yokladı.
Malum ben zaafları olan biriyim.
Bunları aşmak için çok çabalasam bile bazı eksik noktalarım vardı.
Neyse. 
Bu sefer reddeden oldum.
Yapmam gereken buydu emindim, eminim hatta.
***
Şahıs beni seneler önce terk eden eski sevgili. 
Belirtmek isterim ki o zamanlarda beni terk eden tek erkek.
Seneler sonra kaçıncı olduğunu bilmediğim kere geldi bana.
Hala sevgilisi var bu bilinsin.
***
Git dedim.
Yazdım kendisine cevap olarak git.
O kızı düşün nasıl bir adiliktir bu yaptığın dedim.
Yazmamaya devam ettim numaraları engelledim.
Ama nafile isteyen adam bir şekilde ulaşırmış onu anladım.
Olay numara değiştirmeye gidecek belli.
Şimdilerde erkeklerden nefret bile edemiyorum.
O kadar duygusuz oldum.
Adamın sevgilisi var belki de evlenecek.
Ama o yanında dururken başkalarını da istemekten aşağı kalmıyor.
Bak ?!?!?! 
Adamdaki pişkinliğe bak !?!?! 
Ne yardan ne serden.
Siktirin gidin arkadaşım.
Bu kadarı o kız için bile fazla.
Seni dünyanın en mükemmel sevgilisi sanarken sen bin bir türlü muhabbet arayışında !?!1
Bunu o kıza nasıl yapar.
Bu şekilde gelip benim onu kabul edeceğimi nasıl düşünür!?!?! 
Bunu bana anlatın ben anlayamıyorum.

Zaaflarım var bu çocukla ilgili evet ama beni ger zekalı yapacak kadar değil.
Beni benden iyi tanıdığını söyleyen bu adam benimle o kızı aldatmak istiyor.
Lanet !?!?!

Bunları yaşarken başkası gelse de elbette aynı şeyi yapacakmış gibi hissettiriyor.
Yapar mı hepsi.
O kıza bunu yapan da erkek bunu yapmayacağının garantisini veren de erkek.
Bilemiyorsun.
Ben ayıramıyorum artık.
Ben ben yoruldum artık.
Bunaldım ve kaçıyorum her şeyden.
İş kolik oldum.
Lanet ediyorum hayata.

31 Ekim 2015 Cumartesi

i'm still alive ;)

Uzun zaman sonra selam.
Arada gelmeye çalışsam bile olmadı.
Merak eden oldu mu bilemem ama ben sizleri merak ettim.
Okuyamadın mı be hatun demeyin sakın.
okuyamadım.
Hafta sonları dahil çalışma hafta içi mesai.
çok boktan bir durum evet.
Neyse.

İstanbuldayım sayın okuyucu.
Özlem gideriyorum her bir caddeyle.
Hele uyku !?!?
Ne özlemişim kendisini.

İş yerinde durumlar biraz yoğun ha bunu şikayet olarak almayın.
Kafamı düzeltmeme sebep oluyor kendisi.
Düzeltmek dediysem sıfırlanmak olarak algılanmasın.
Kaçıyorum kendimden bile.
Ve iş çok güzel bir yöntem.

Tavsiye etmiyorum.
Kendinizi kaybediyorsunuz.
En azından bana olan durum budur.

Kısacık geri dönüş olsun.
Daha gelirim.
Hayatta kaldım yaşıyorum.
Haberiniz ola.





30 Eylül 2015 Çarşamba

Gene mi ! Hassiktir !

Yalnız kalmak bu aralar çoğu zaman istediğim şey.
Bazen tüm bağlarımı koparıp hayattan bir köşede manzarayı seyre daldığımı düşünüyorum.
Ha uzun sürüyor denemez.
Muhakkak benden bir beklentisi olan şahısların hayatıma tecavüz etmelerini üçüncü biri gibi izliyorum.
Hassiktir bu benim hayatım lan !
Desem bile nafile o sırada çoktan pantolonunu toplayıp uzvunu içeri kapatmış oluyorlar.
Neler oluyor hayatınızda yazdıklarınız ne alemde merak ediyorum.
En son lady'min sayfasına baktım yalan yok sanırım o da ofiste açık kaldı.
Devam.edemedim.
Yeniden tatile ihtiyacm var en azından kaçamak.
Nereye gitsem ?
Beni çeken Ankara.
Sürekli çağıran Eskişehir.
Ya da kimsenin olmadığı bi orman evi falan mı kiralasam.
Neyse orada da biri bulur beynimi sikecek.
Bana olan Delirmek degil diiymi.

Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun.
Coşkun, azgın.
Bu deli öfkeyi kime veya nelere, bir namlu gibi, çevireceğini bilemiyordu. T. Buğra
Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse), çılgınmecaz.
Ben delinin biriyim, ateşe girerim. F. R. Atay
Bir şeye, bir kimseye aşırı derecede düşkün.

16 Eylül 2015 Çarşamba

Bu Da Böyle Dursun.

16.09.1990
Saatin kaç olduğundan habersizim.
Farkında olmak için pek küçüğüm aslına bakarasan.
Ama hayatımı anlamlı kılacak kişi dünyaya ciyak ciyak geldi.

16.09.1991
Hala Tanımıyorum.
Nihayetinde bende bebeğim.
Abla bile olmadım.

16.09.1999
Kötü günleri aynı gökyüzü altında geçirdik.
Birbirimizden hala habersiz.
Canı yansa da abla gerçi o da bilmiyor bir çok şeyi.
Mahallesi gitmiş.
Evi artık yok.

16.09.2000
Depremin dağıttığı hayatlar ortak payda da.
Zaman zor geçiyor.
Ama küçük gene de ablalık yapıyorum.

16.09.2001 
İşte ilk karşılaşma.
Hatırlamıyorum ama küçük kardeş kocaman gözleriyle bakıp herkese abla derken bana adımla sesleniyor.
Adın söylendiğinde aklıma;
Küt saçlar bol kazak ve pantolon geliyor.
Ha bir de  Cansev !
Pardon Cansev Abla.

16.09.2002
Adım abla olarak kazınmasa da yakınız.
Farkında mısın ilk senemiz doldu.
Hey !?!
Cansev'le olan yakınlığını kıskanıyorum.

16.09.2005
Büyüdük.
Daha da yakınız.
Gerçi sen hala Cansev Ablanla daha yakınsın ama uzun sürmeyecek.

16.09.2009
Kuzi'm
Senden bahsederken Can' diyorum.
Kuzi diyorum düşün yeğenim bile "Sen Kozisin" diyor.
Senin bir adın yok.
Sen Kooozi'sin.

16.09.2014
Bu sene durum farklı.
Seni paylaştığım biri var artık.
Kıskanıyormuş gibi yapsam da;
Belki de benden daha çok sevecek biri olduğu için mutluyum.
Hem sen doğdun diye şükrediyor hem de sana değer verecek kişiye sahip olduğun için seviniyorum.

16.09.2015
Paylaşalı uzun zaman olsa da artık eskisi kadar kıskanmıyorum.
Biliyorum ki onu da beni de seviyorsun!
Seveceksin.
Artık gelin' de oldun.
Yüzün gülüyor bazen yorgunluktan solsan bile :)
Seviyorum. Çok.

***

Kuzim, kuzum, balım, Can^'ım.
Sen benim hiç olmayan küçük kız kardeşimsin.
Ve küçük kız kardeşim hiç bir zaman yanımdan ayrılmayacak.
Solumdasın attıkça olmaya devam da edeceksin.
Doğum gününde sana mükemmel gün geçirtmek istesem de belki hissettirebilirim dedim.
İşte buradayız.
Nice seneler olsun.
Sağlıkla olsun.
Hep beraber olsun !

12 Eylül 2015 Cumartesi

Ayy Götüm.

Bir kere görüş ne olacak ? diyordu.
İyi hoş da bunu uzun zamandır yapmamış hatta tamamiyle öküz olmuş ben nasıl yapacağımı bilmiyordum ki.
Telefon numaramı istediğinde ne büyük tepki gösterdiğimi söylemiyorum bile.
Ya da bir yerlerden eklemeli konuşmaların olması.
"Uff bilmiyorum da istemiyorum, hayır diyeceğim "
Karşıma nasıl biri çıkacak belirsiz daha konuşmaya başlayalı 24 saatten az olmuş bir insan evladı.
Mevzu bu.
Ama o bir kereden bir şey olmayacağı gibi istemezsen red edersin diye üsteliyordu.
"Hakkında bildiğim tek şey yakın bir yerde çalıştığı sence yeterli mi ?" dediğimde;
Müpte' yarın bu çocukla görüşeceksin. dedi ve kapadı konuyu. oldu.

Kendimi plan yapmış olarak buldum nihayetinde.
Ve bayadır gezmediğim sahil kısmına doğru yürüdüm.
İçimden " N'olur beni beğenmesin, hemen kurtulayım !?!?" diye düşünceler geçiyordu.
Kendimi biliyordum.
Bir şeyin olmasını gönülden istemem benim beğenimle doğru orantılıydı ki hala öyle.
Siz buna kısaca avcı olmayı seven diyebilirsiniz.
-Çok büyük sonuçlarım olmasa da avcılıkta iyiyimdir ya.-
Sahil kenarında bir banka oturup yaktım sigaramı.
Ve beklemeye başladım.
Aslında erken gitmememe rağmen bekliyordum.
Ki sizi temin ederim beklemek en nefret ettiklerim arasındadır.
Daha gelmeden hanesine bir adet eksiyi iliştiriverdim. Babamın evladı değil sonuçta bu kadarı da olsun.
Karşımda gördüğüm şu yazıda anlattığım eski sevgiliye o kadar benziyordu ki.
Şaştım bir an ama bozuntuya vermeden gene çok konuşmaya devam ettim.
Beni yönlendirmesinden hoşlanmayacağımı anladığım da bir gerçek ki o yüzden bu tarafa gidelim bunu yapalım diyerek yürümeye zorladım.
Sonuçta yürürken ona bakmak zorunda kalmayacaktım
Şahsım adına konuşursam; yürürken sadece yürümeye odaklanırım :p 
Sahilin sonunda oturduk,
Ki baya uzunca bir yol yürümüş genelinde işten bahsetmiştik.
Muhabbet daha fazla sardığında iyiymiş lan,bazı şeyler göz ardı edilse sanki durum kötü değil dedim kendime.
Yakınlaşma çabası gözle görünür bir hal aldığındaysa artık oradan kuş olup uçmak gerektiğini de fark etmiş bulundum.
Sanırım biraz aceleci davranarak benden oldukça ileri gitti.
Tabi benim sinirler alt üst durumda.
Kaçmak için yer arıyorum.
Belime doğru uzanmış "Yakın olmaktan kaçma" diyen bir erkek.
Daha kalabalık bir yerde olsak sanırım daha cesur davranırdım ancak ortam buna pek uygun değildi.
"Sinir etmeye başlıyorsun o eli oradan çek" dedim sakince.
Yüzümde herhangi bir sinir ibaresiyle yapmadım-Sakata gelmek en korktuğum malum-
Başta tamam sinirlenme dese de ikinci denemesinde "lütfen dedim. Senden ricada bulundum. Yok mu sayıyorsun. Geç oluyor. Hadi gidelim." diyerek ayaklandım.
Tuttu sarıldı bu sefer de ama hani konuşmaya çalışırken ağzına ağzını dayayacağını bildiğin bir sarılma.
Hah dedim Müpte' öpecek.
İçimden küfürler etsem de tırsma katsayım yükselmeye başladı.
Haliyle kalp atışları da.
Bunu yanlış anlamış olacak ki gerçekten öpmeye yeltendi.
Siktir dedim! Tabi ki içimden.
Daha fazla dellenmeden ve tenha ortamdan kaçabilmek için kollarından bir çırpıda ayrıldım.
Geri dönüş yolunda sırf eli elime değmesin uzak kalsın diye neler konuştum hatırlamıyorum ama pek mantıklı konuşmaya değer şeyler değildi orası kesin.
Evimin istikametine gidecek minibüsün tabelasını gördüğümde kendine iyi bak diyerek uzaklaştım.
Arkadan gelen "Eve gidince haber et" cümlesini de hiç umursamadım.

İlk soru geldi:
"Akşamın hakkında ne düşünüyorsun, yorum yapmadın ?"
Cevabı hemen iliştirmedim altına düşündüm bu hız bu çocuk. Hani olmayan oturmayan şeyler vardır hah tam öyle !?!!
Birileriyle paylaştım.
İçimdekini dökmek istedim hemen.
Yakınımdakiler olmazdı,
Bana net biri lazımdı ki imdadıma hemen yetişti.
Gerekli teşhisi koyduk ve zaten yapacak olduğum noktayı koydum.
"Muhabbet iyiydi de geri kalanından hoşlanmadım. Benim için mümkün olan görüşmemek umarım senin için de öyle olur."
Cevabı sosyal ortamdan beni silmesi oldu.

**
Ertesi gün;
"Kısa sürede içime işlemişsin boşluktaymışım gibi hissediyorum."
Ve cevap verilmemek üzere silindi.


Şimdi laf ediyorum herkese, bana baskı yapmayın.
Siz yapınca gerekli kategorisine koyuyorum ve yapıyorum.
Tamam cevabını alsam da inanamıyorum. Malum bu olaylar ilk değil.
Sanırım ben mutlu olurum diye birilerini hayatıma sokmam gerektiğini düşünüyorlar.
Bu olaylar da "Artık biriyle görüş" baskıları bitmeden durmayacak gibi görünüyor.

6 Eylül 2015 Pazar

Crime Of Passion

Canı sıkılan insanların birbirine sarması kadar saçma bir durum yoktur.
Bilirsin muhakkak.
Ha yapmadım ben diyebilecek insan sayısı azdır.
Hemde parmakla gösterilecek kadar.
Nereden biliyorsun deme .
Ben yaptım.
Sen yapmışsındır.
Hemde bir çok kez.

Ama artık geçti en azından kontrolünü kaybeden biri olmaktan ziyade ölçüp tartan bir hatun olmam gerekliydi, oldum.
Ve bunu hayatımın her noktasına bebek adımları misali minik dokunuşlarla işledim.
Gel gelelim bu değişim hiç olmamışcasına eski alışkanlıklarımı, tavırlarımı, sözlerimi durmadan yüzüme vuranlar var.
Ve inanılmazdır ki bunlar en yakınlarımdan.
Tamam onların yeri ne yaparlarsa yapsınlar değişmez, değişemez.
Onlar benim çocukluğum, gençliğim hatta ilerde yaşlılığım olacak.
Şayet çocuklarım olursa ballandırarak anlatmayı planlıyorum.
Neyse daha fazla sapmadan devam edeyim.

Bundan ne kadar süre önce bilemiyorum ama bir zamanlar;
Trip atan bir şekilde kıskanan hatta bunu laf sokarak rencide ederek yapan biriydim.
Evet bunların tümünü yaptım.
Misal paylaşmayı seven bir arkadaş olduğum söylenemezdi.
En yakın arkadaşımı başkalarından kıskanırdım.
Hastalıklı bir birey misali.
Ve bundan rahatsız olduğunu söylemese de anladığımda kırıldığını da fark ettim.
Değiştirdim.
Bir anda tamam dedim dizginleyeceksin, seveceksen düzgün seveceksin.
Ne mi oldu ?
Şaşkına döndüler :)
Ciddi mana da pes edeceksin sen bu değilsin demeye başladılar.
Tabi ki yiğitliğe bok sürdürmeden meydan okudum.
Ve meydan okuduğumda büyük işler başarırım, öyle oldu her zaman.
Uzun zamandır devam ediyorum bu davranışıma.
Kıskanma trip atma laf sokma yok yerine daha mantıklı konuşan hala bıcır bıcır Müpte' var sadece.
Sonuç mu ?
"Sen zamanında böyle yapıyordun" davranışlarına maruz kaldım, kalıyorum.
Yaptıklarında fark ettim zamanında ne kadar saçma hallerde olduğumu ,
Hala mantıkla bak yapmayın hiç hoş değil tamam ben saçma bir zaman diliminde saçma bir davranıştaymışım ama siz bunu yapmayın başa dönmeyelim desem de
Çok aşırı sıklıkta olmasa da bazı zamanlar bunu yapıyorlar.
Ya da şöyle diyelim Yüzüme vuruyorlar.
Ha içimdeki o kıskanç hatunu geri kaldıracaklar orasından haberdar değiller ama.
Dediğim gibi meydan okudum ve sonuna kadar dizginlenmiş olarak kalmayı planlıyorum.


Gene de şeytan feci dürtüyor.
"Haydi Müpte' siktir et bunu istiyorlar" diyor ya orası apayrı.

4 Eylül 2015 Cuma

Mr. Moretti

"Üstelik ilk içki bedava" dediğinde gözleri parladı bunu fark ettim.
Ancak giren bana gireceği için bende aynı durum söz konusu bile olamazdı.
Nasıl olsun ??
Tüm tatil masrafı cebimden çıkmış ve oradaki ekstra harcamalarla doğrulan belim yeniden bükülüyordu.
Tamam değerdi sonuçta yüzünün güldüğünü gördüğüm annemin hali yeter artardı bile.

Klübe girdiğimde kalabalık ortamları sevdiğimi bir kez daha hatırladım.
Yanımda iki küçük sap olsa bile eğlenecek bir nokta bulabilirdim.
Onlar beni dam olarak kullanmış bende onları bir yerde satar eğlenirim düşüncesiyle doluydum.
Yavaşça merdivenlerden inmeye başladığımızda ortam daha ateşli görünmeye başladı. 
Tabi o sırada yolda durduğumuzu bize güvenlik hatırlatmasaydı daha iyi olabilirdi. 
Kendimize bir yer bulduğumuz o anda gözüm geldiğimiz yere takıldı.
"O ne lan !" dedirtecek bir grup içeri giriyordu ki eminim onlarda ortamın havasını değiştirdiklerinin farkındaydılar.
Merdivenden belli bir sıra olmadan aşağıya indiler. 
Tam da çaprazımızda olmaları biliyorum tamamen tesadüf(!) -Gel de bana sor.
Ve ben bu durumdan ne kadar rahatsızım aman yarebbi(!)

Çalan şarkının mı içtiğim alkolün mü etkisiydi bilmiyorum ama içim kıpır kıpır 
Yüzümde fazlaca gülümseme mevcut 
Müziğin sesiyle vücudum sallanıyordu.
Kısa bir süre sonra gruba baktığımda bulamamıştım.
Sanırım gittiler diye düşündüm ki üzüldüm birazcık ta ki aradan onu görene kadar.
Neler yarattın böyle yarebbi diye düşünürken alkollü halde bunları söylememem gerektiği aklıma geldi. :) 
Günah yani alkol falan ters :p 
Saçlar böyle desek !

Bahsettiğim şahsı biraz tarif edecek olursam;
Geniş omuzlarını belli edecek siyah bir body altında popoyu saran bir jean.
Vücut çalıştığı belliydi ki üçgen hali bodyle sarıldığından gözler önündeydi.
Gözleri klübün ışıklarından belli olduğu kadarıyla renkliydi ki cam gibi parlıyordu.
Bir gülüş vardı ki "hem bu kadar tatlı hem de bu kadar davetkar olamaz" dedirtti.
Sakalları tam istenen şekilde oldukça fazla, saçları da bir o kadar bakımlı.
O an anladım ki benim tarzım sevdiğim şekil budur.
Saatler geçmesine rağmen yanına yanaşan kimseyi kabul etmedi.
(Evet uzunca bir süre kendisini kestim. Pişman da değilim.)
Kimseyi beğenmemiş olabilme ihtimalini aklıma getirdim elbette.
GAY olamaz, olmaması gerekiyordu !?!?!

Gözleri böyle desek !
Yanında kız görmemem iyi bir şey mi yeniden sorguladım.
Yavşayan, bir yerlere sürtünmeye çalışanların arasından yanlarına doğru gitsem diye planlar yapıyordum sanırım.
O sırada bir kızın Mr Moretti' ye oynadığını fark ettim.
Bizden oldukça uzak yüksek bir yerdeydi.
Resmen ona oynuyordu. 
Mr Moretti oldukça ilgisiz bir şekilde bakıyordu ya da ben öyle olmasını umduğum için bana böyle gelmişti. 
Sonra kız beklenen hareketi yaptı ve Moretti'nin yanına indi. 
Tamam o hareketleri bana yapsalar bende dayardım ama çocuk çok fazla bir şey yapmıyordu.
Sadece ritmle etrafı önünde sarı hatun varken izlemeye devam ediyordu.

Nihayetinde ne mi oldu ? 
Çıkarken yanındaki hatuna rağmen hala etrafı kestiğini gördüm.
Ha beklentim farklı değildi ama o hatunun kısmen yerinde olmak istemiştim ;)
Tüm tatil boyunca gelenler ve hoşlandıklarıma bakacak olursak kesinlikle tarzı beni etkiliyor(muş).
Tatil sayesinde karşılaştığım Moretti sayesinde bunu da öğrenmiş oldum.
En azından standart oldu ve mevcuttakileri elemeye kalkarken bu kriteri dikkatle arayacağım ;) 

Bir daha gördün mü ? 
Konuştun mu ? 
Yaklaştın mı ?
Diye soracak olursan okuyucu. 
Hayır sanırım öz güven eksikliğini tamamiyle yenememişim. 
Göremedim-konuşamadım-yakınlaşamadım bile.

3 Eylül 2015 Perşembe

Bok Vardı !?!!

Bu sıralar kitap okuyamadığım zamanların acısını çıkartırmışcasına okuyorum.
Uzun araba seyahatlerinde, deniz kenarında, evde, serviste kısaca her yerde.
Yalnız kendi seçimim olmayan kitapları okur durumdayım.
Ve bilen bilir okuduklarından ve söyleniş biçimlerinden fazlasıyla etkilenir Müpte'
Zamanında sırf konuşması yüzünden hayran kaldığım insan yok değil.
Gene aynısı oldu.

**

Amacım öyle bilindik ama okumadığım kitaplardan birini seçmekti sadece.
Tatil dediğimiz o araf'ın son günü akşamın bir vakti dolanıyordum.
Raflara bakıp kitapların arka kapaklarına göz gezdiriyordum.
Tezgahtarın biri bu seri çok iyidir demesiyle 'Alıyorum' demem arasında ne kadar süre vardı bilmiyorum ama kapağını gördüğümde erotik bir şeyler olduğunu anlamamak ahmaklık olurdu.
Nedense okumaya hemen başlamadım.
Sanki bu bir zevkti ve zevki geciktirmeye çalışıyordum.

**
Yolda başladım okumaya, müzikle birlikte iyi gideceğini düşündüm sanırım.
Emin değilim.
Okudukça daha fazlasını istedim.
Okudukça yükseldim.
Okudukça heyecanlandım.
İçime gömdüğüm onca şey kısa süre sonra ortaya çıkmaya kabarmaya başladı.
İnanmak zor değil insanız sonuçta yapmam dediğimiz ne varsa yaparız.
Bende bu duyguları bir daha ortalık yere saçmayacağım demiştim kendi kendime.
İşin garip kısmı her okuduğum kitaptan etkilenir, bir şekilde kahramandan hoşlanırdım.
(Ergen deme bana bilirim muhakkak sen bile yaşadın)
Bu sefer olmadı, kahraman tam hayal edilecek biri olsa da asıl hoş gelen sahiplenmeydi.
Ne olursa olsun ne yaparsa yapsın bir şekilde birleşme ve uzlaşma.
Aşkı o kadar güzel anlatmıştı ki yazar, anlatımı umurumda değildi.
Edebi romanlardan biri de olmayabilirdi; belki de çok terbiyesiz porno lan bu denecek türden yerler vardı Ama aşkın ona neler yaptığını da gösteriyordu.
Nasıl teslim olduğunu,
Nasıl tatmin olduğunu,
Nasıl mutlu olduğunu...
Eski zamanların birinde reel hayatta bunun olabilme ihtimaline  güvenip peşinden koşardım.
Ciddi manada insanları olmasını istediğim şekilde görüp en öküzünü romantik serseri olarak değerlendirirdim.
 Kadın Sıçtın Ağzıma !?!?
Kısaca kolayca güvenir, olmasa bile kendime göre aklımda şekillendirir severdim.
Ha bu bana mutluluk getirmedi orası ayrı.
Yediğim kazığın haddi hesabı mmmh yok !?!

Mesela kimsenin yalan söylemeyeceğine inanırdım .
Şimdi fark ettim de ne istemezsem dibimde bitti.
Yalan sevmem dedikçe hayatımın içine sıçacak yalanların varlığını öğrendim.
Kendini sevdirip sonra siktir olup gidenleri de gördüm.
Tanıdığımı bildiğimi sandığım insanları aslında hiç bilmediğimi anladım.
Aşkı bir daha istemediğimi Söyledim !?!
Şimdi aşkı bir daha istemediğimi söylememe rağmen kitaptaki bu aşka aşık oldum.
Yaşatacak biri olduğundan şüphe duysam da umutlandım.
Bir yerlerde gerçekten mutlu ederken mutlu olacak biri daha vardır diye düşünmeden geçemedim.
O nedenle yazarı ağzıma sıçtığı ve beni umutlandırdığı,
Tezgahtarın bana bu kitapları önerdiğinde alan aklımı,
Tatile gitmeye karar verdiğim o günü lanetliyorum.
Ha bunu sinirle yapmıyorum orasını bir yere not etmeli.
Salak salak sırıtırken yapıyorum :)



2 Eylül 2015 Çarşamba

Mükemmel Tatil Mi O ? Part.1

İşte Böyle Güneşe Baktık.
Şu an şuraya çok etkileyici bir cümle kurabilirdim.
Güneş, kumsal, bıcır bıcır hatun ya da erkekler, pırıl pırıl bir deniz...
Ama perdenin arkası karanlık.
Aydınlattığındaysa; bütün kiri gözler önüne seriyor.

Bir yıldır kendi kendimi yedim "TATİLE GİDİCEM BEN YEA" diyerek.
Gerçi hakkını yemeyelim emektarla gittik de.
Elbette kız başıma tatil yapmam olanaksızdı.
Ama her zaman bir ihtimal vardır.*
bu sene tamamen kendi ayaklarım üzerinde tatile gideceğim konusunda anlaşmıştık valideyle ancak onun bazı durumları sebebiyle kıyamadım ve gene birlikte gittik.
Hah !?!
Elbette en az dört kişi olacağımızı biliyordum.
Bir anda sayımız yediye çıktığında " Siktir et Müpte annen için sonuçta ! " deyiverdim.
Ama son güncellemeyle on kişi olduğumuz ortaya çıkınca yuh lan !?!? diyerek (Belki bir tık üstü küfürlerle) kendimi evden dışarı attım.
Biliyordum ki gelenler yüzünden tatil bana mundar olacaktı.
Biliyordum ki illallah edecektim.
Geri geldiğimdeyse gayet pamuk gibim şeker bir kız çocuğu gibi " Mutlu olsun da ben ne bok yersem yerim " diyerek ses çıkarmadım.
Gerçi kadroyla beşe beş maç yapar bir kısmı batak oynarken diğer bir kısmı okey çevirir kalanlar da servis yapabilirdi. Ama düşünmemekte kararlıydım.
Ama ama ama yani.
Merak edenlere ithafen birlkte sayalım. 
Analı babalı kardeşli dayılı teyzeli yengeli kuzenli toplam on kişiCİK.
Rüya gibi geçecek 8 gün !?!?1
Zaten iş yüzünden gereğinden fazla bunalan Müpte'nin rahatlamak için 8 günü vardı.
O günler de ebesini bir güzel düzdüler.
Neyse tamam hakkını yemeyelim bir kısmı güzeldi.
Özellikle sabah kahvaltılarını hazırlamak yerine uyumak ve surat yapanlara siktiri çekmek ;)
Deniz ve içinden çıkan fena halde tatlı yaratıklar.
Gece hayatı çok hareket ve bereketli olmasa da karanlık çöktüğünde ışıl ışıl sahil.

Son gün " Sen terbiyeni bozmadan bir konuşmayı öğren benden saygı anca o zaman görürsün " diyerek dayıma servis yapıyordum. O da ergen çocuklar gibi çatalı kaşığı bir yerler savurarak yemeği bitirmeden siktir olup aşağı indi. Ve o gün anlatmasalar da kardeşimi arabasında istemediğini bir nevi ima etmiş, o zamanda benim onun gibi bir dayım olamaz dedim. Olamazdı da. O annemin biyolojik olarak bağı bulunan biriydi. Her zaman hatırladığım geceyi geçtim, kardeşime kimse laf edemezdi. Onun buna yetkisi yok !?!?
Ha görünürde yalakalık yapıp canım yeğenimler olsa da biten bitmiştir.
Tatil anıların devamı gelir.
Şu gerginliği atıp bir daha yazmayı denerim.
En  azından güzel kısımlarını ;)

*Bir kaç kişiyi tatil tatil diyerek eskitmiş olabilirim. Nihayetinde yok oldular.

1 Eylül 2015 Salı

Üzgünken Ne yaparsın ?

Dear All,
Selam !?!
"Geri geldim." demeye korkuyorum artık.
Hep bir aksiyon hep bir macera derken bakamadım buralara. 
Neyse, biraz uzun zaman önce mim'e etiketlenmişim, etiketlendim hatta.
Yazması bu güne kısmetmiş ya neyse hadi.
Fok Bıyığı teşekkürü şimdiden edeyim, okursan sıkılmazsın umarım :)
Yazmayı unutmuşum desem yeridir, eğlenceli olmayabilir şimdiden uyarayım. 
Bebek adımlarla tekrar kaldığım yere gelmem gerek nihayetinde ;)


Üzgünken Ne Yaparım ?

Aslında klişedir bunun cevabı. 
Dengesiz her on kadından biri olarak ben bazen sessiz kalıyorum. Ama öyle bir sessizlik ki ölü misali. Bu durumdan da şikayet etmeden 'Neden' diye sorgulamadan üzüntüyü yaşarım. 
Ki bana genelde müzik listem eşlik eder yanıma başkasını alıp üzecek kadar bencil mmmmh değilimdir ya :)

Kızgınken Ne Yaparım ? 

Kızgın olduğum kişiye bağlı olarak değişir, misal iş yüzündense sigaramı içerken söverim erkek misali. Hatuna yapmacık tavırlar yerine içten gelen küfürlerin yakışacağını savunanlardanım öyle tuhaf bakmayın.
Kişi daha yakınsa onun yüzüne karşı söverim :)  
Anlaşılacağı üzre kızgınken sövmeden duramam. Naapim tabiyatım böyle ;)

Öfkeliyken ? 

Misal şuan öfkelendiğim bir hatun var. (Yanlış anlaşılma olmasın iş münasebetiyle öyle özel biri değil) Durmadan benden bir şeyler isteyip duruyor. Ve hemen şuanda bu yazıyı bitirip dışarıya kaçıp bir kenarda makara yapacağım ki kafam dağılsın.
Öfkeliyken kendimi çaresiz hissetmek, öfkemi saçma sapan yerlere yönlendirmek yerine kaçarım o konudan hemde olabildiğince uzağa.. 
Mantıkla düşündüğüm dakika geri gelir durumu ölçer devam ederim.

25 Ağustos 2015 Salı

Daha değil...

Gelemedim bu ay da.
Şehir şehir gelmekten nr okuyabiliyor ne yapabiliyorum.
Gene gelemedi demişsin ya Lady'm :) tatil sezonunu açtım bikinisi mayosu gece gezmesi derken gelemedim :)
Zor is hayatı beni bu hale getirdi yalan yok :)
Zor geçen haftalarin acısı cikar mi bu şekilde bilemem ama kafa rahat olana kadar devam ne zaman içimi boşaltırim ne zaman kafam rahat olur iste o zaman buralarda oluum.
Ozleyen izleyen var mı bilmem ama ben özledim izleyemesemde...

6 Ağustos 2015 Perşembe

Oh Yeah !!?!!

Uzuuuuuuun bir aradan sonra tekrar merhaba,

Beni hatırlayan var mı ? diye sormam gerek bence.
Arayı fazla açmak zorunda kalınca ilk yazı ne olsun diye düşünmedim yalan yok.
Olan pek fazla bir şey yok malum.
Standart hatun hayatı, bilen bilir evsel durumlar bazen sıkıntı bazense kopulamayan durumlardan oluşur.
Buna şikayet eder modda olduğum sanılmasın.
İnan öyle bir alıştım ki yakınlar isyan eder durumda.
Aynı şehirde olup görüşemiyoruz diye yemediğim sitem kalmadı.
Ha durulma zamanlarını biraz açıyoruz ama gene de dışarı çıktığımda aklıma "Eve mi gitsem acaba" düşüncesi geçmiyor değil..
Sanırım duruldum.
Ya da ona benzer.
Bilemedim.
Neyse;  Müpte' geldi.
Sizde neler değişti ??
Merak ediyorum.
Teker teker yeniden eskiye fırsat buldukça eksikleri tamamlayacak hemde ;)



11 Temmuz 2015 Cumartesi

Alamanyalardan gelmiş

Saate baktığımda 23:30' u gösteriyordu.
Ben ne ara gelmiş ve buradan çıkamamıştım.
Saatimi çıkarttığıma pişman olmam uzun sürmedi.
Gerçi telefondan ses olsun diye açılmış bir dizi orada devam ediyordu.
Yorgunluğu atmak için balkona çıkıp bir sigara yaktım.
İşte o an tüm hücrelerim isyan etti.
Yat ulan artık yatağına !?!?!

Öncesi;

On gün.
Resmen on gündür ev hatunu modunda takılıyorum.
Nasıl olur müpte kişisi nasıl bu hale gelir ??
Sorgulamaya bile vaktim olmuyordu akabinde olmamaya devam etti de.
*Alamanyalardan abim geldi. 
Başka başka planlarım varken kendimi evde buldum.
Eve geldiğimde o sessizliği bir daha bulamayacağımı söyleseler inan daha fazla yatar,
daha fazla kendimle kalırdım. Elbette bir kaç saat sonra o sessizlik öyle bir bozuldu ki evde boş alan aramaya başladım. Geldiğini sosyal mecradan duyuran abim' tüm sülalenin bizde toplanması için davetiye vermiş bulundu.
Evdeki toplam kişi sayısı birken saatler içinde sırasıyla; 6, 7, 16, 23' e ulaştı. Yani sanırım emin değilim.
Kaç kişiye çay servisi yapıp kaçına su götürdüm ya da kaç yanakla buluştum inan aklımda değil.
Ertesi gün işte gitmeyecek olmanın rahatlığıyla altından kalkabilirim diyordum kendime.
Tabi gelen uyku apayrı bir noktadaydı.
Azıcık kıvrılsam uyusam diye fırsat kolladığım da doğrudur.
İş uyumaya geldiğinde kimse beni durduramaz.
Hani derler ya feriştahı gelse diye .
İşte o durum bende mevcut.
Ama müpte uyuyacak yer bulamadı.
Şaka gibi lan !?!?
Utanmasam ben gideyim sabah gelirim diyerek başka bir evde kalacaktım.
Hoş abim' böyle bir şeye izin vermez ya orası da ayrı.
Neyse ya.
Nihayetinde burada olamayışımın sebebi yoğunluktur, bezginliktir, mutluluktur.
İşten çıkıp eve gidip saçlar toplanır, üst baş düzenlenir ve gerekli yemek, sofra işlemleri yapılmaya başlanır.
İftar geldiğinde hizmet, iftardan sonra hizmet..
Hep hizmet, tam hizmet.

Şuan;

Belki evde kalmak istemiş ama çalışmanın özellikle de Cumartesi burada olmanın daha rahat olacağını düşündüğümden;
Bir cumartesi mesaisinden sesleniyorum sana ey okuyucu !
Nazım Hikmet' in mısralarında gibiyim.
'Çekilmez bir adam oldumuykusuz, aksi, lanetbir bakıyorsun ki ana avrat söver gibiazgın bir hayvan döver gibi '

29 Haziran 2015 Pazartesi

Yok abijim ne sarhoşluğu.

Pehh.
Alkolle tanışalı kaç sene oldu bilmiyorum.
Abartmayalım fazla dayanıklı değilimdir de nerede durması gerektiğini bilenlerdenim.
Yani öyleydim.
Nereden bilebilirdim ki bu kadar çok çarpacağını.
Sarhoş taklidi yaptığım zamanlarım oldu ama ömrümde, sanırım hatırladığım kadarıyla tam anlamıyla üç defa sarhoş oldum.

~

İlkinde;  Isparta'daydım.
Evet doğru bildin sevdicek vardı onunla içiyorduk. İlk tequila deneyimi,
Sonuç:
Hatırlamıyorum hala daha.
Tek bildiğim üşümeyeyim diye üzerime battaniye örtülmüş ki Isparta'yı bilen bilir soğuğu adam öldürür.
Sabah kalktığımda o şekilde uyuyordum.

~

İkincisinde;
Arkadaş ortamında şaraptan ilk denememdi.
Evet ilk defa şarap deniyordum ama öyle alt kalite değil(miş) gayet hatırı sayılır şaraplardan
~Hava mı bu ? Yok B'oolum.
Sanırım 5 bardak içtim ve onu hafife aldım. Ayağa kalktığımda dünyanın döndüğünü anlamam uzun sürmedi. Hava almak için beni 3. katın camına çıkartan zihniyetin de sarhoş olması tesadüf olamazdı herhalde.İyi ki düşmedim diyorum ki inan düşsen kaldırır döverler. Çok tutucu memleketiz. Huyumuz kurusun.
Sonunda klozeti sandalye niyetine kullanıp kapıyı kitleyip 2 saat başım lavaboda elim suyun altında yarı uykulu oturma~yatma arası kalıp yatağıma "yatcam ben" diyerek kapıyı açmamla son buldu. Sonrası yok ;)
Farkındaysan bunlar hep ev ortamında oldu.
Dışarı fazla taşmadan devam etti.

~

Üçüncüsü o kadar basit değildi. 
Daha teferruatı hak eder cinsten. 
Öncesinde gereğinden fazla kahkaha attım.  Onu detayla anlatacağım bir yazı olacak.
Ama b durum bir tık ötesi.
Taksime geçilen bir gece; 
Birbirine eğlenmek üzere neredeyse söz vermiş iki arkadaş.
Aslında olay eskicide başladı.
Kafam üçüncü birada hafif hafif gidiyordu ki buna izin vermiştim.
Ha diyeceksin dışarıda başına bir bok gelmez miydi, güvendiğim şahsiyetlerden biri vardı yanımda.
Rahattım yani,
Ne bok yersem yiyeyim toparlardı o beni :)
Her ne kadar kız tavalama olayına girse de, neyse.
Derken mekan değiştirdik.
Merak ettiğim üç beş içki vardır ki bunlardan biri Hayvan' diye adlandırılan idi.
Adının hakkını verir türden bir içki bu :)
Tavsiye eder miyim
 Evet elbette :p
Gecenin tamamını hatırlamama ihtimalini düşünmelisiniz gene de uyarımı yapayım ben :p
Ben mi ?
Elbette ki  birinci bardak; evet hatırlıyorum. İki-üç; evet onlarda var. Ama sonrası yok.
Kapıdan çıktım, sokak başına geldim, sokakta para isteyen bir öğrenci, bütün bozukluklar feda olsun dercesine konuşmalar, Sosisli ve ayran sonra Yeniden eskici, taksi son nokta ev.
Genel olarak durum bu.
Ne bu şimdi deme. Hatırlamıyorum her şeyi ama hatırlattılar. Ve aklıma gelen her an'da siktir lan bunu da mı yaptım. Dememe sebep oldu, oluyor, olmaya devam edecek.

Nihayetinde mevzu şudur; İçki kötü miirim. Kucağına düşmeyin ; )

Not: Karşımdaki arkadaşa çok zor anlar yaşatmışım. özellikle yemek yemek için girdiğimiz büfede. Tekrar rezilliğimi hatırlıyorum ve kendisinden özür diliyorum. Diyorum ya İşte bunların hepsi Alkol.

28 Haziran 2015 Pazar

Aralar bu kadar uzun olmamalı Vol.1

İki hafta, 
Dile kolay.
O kadar yoğun ve hareketliydi ki bilemezsin.
Rahata erdiğimzamanlar oldu mu evet.Yalan söylemeye gerek yok.
Mutsuzken keyifli olmayı biliyorum artık. Yapabiliyorum yüzüme de bunu yerleştirdiğimde her şey tamam olacak.Durumları anlatırım sadece merak eden arkadaşlara, buradayım geri geliiyoorum demek için kısacık söyleyeyim dedim  :)
Ayrıca evet sizi okumayı ve yazmayı özlemiş olabilirim.








Bu da şarkımız olsun. 
Malum Redd Candı'

14 Haziran 2015 Pazar

Mükemmel Cumartesi Diye Bir Şey Yok. Kendinizi Kandırmayın.

Aslında cumartesileri güzeldir.
Özellikle çalışma olmayanları ve bol gezi barındıranları.
Hayalimde olan tam olarak buydu, sınırsız uyku.
Mükemmel kahvaltı,
Sahil kenarı ve yeşillik.
Deniz havasıyla gelen huzur ve hoş muhabbet.

Gerçekte elbette böyle olmadı.
Ayrıca kedileri de pek sevmeye başladım.
Deniz havası uyku derken her şey güzeldi de
Hoş muhabbet biraz boka sardı be.
Tam kurtuldum dediğim anda ki gerçekten çok uzun süren bir kurtuluş.
Arkadaşlarımın bana yavuklu bulma sevdası.
Hoş ne kadar iyi niyetle bakıyor olsalar da,
Müpte geldiğinde çocuğa bir alıcı gözüyle baksın bak üzmez bu çocuk iyidir, hoştur denmesi biraz sinir bozucu. Sizce de öyle değil mi ??
Ben sadece kendimin haberi olduğunu düşünüyordum ki buna bağlı gayet normal tavırlarla oturdum masaya.
Ama sürekli anlatılan yaşantı, ne iş yaptığından ailesine burcundan tuttuğu takım..
Aman yarabbi. Çocuğunda haberi olduğu daha doğrusu nereye düştüm lan ben dedirtmeye yetmesi an meselesiydi.
Daha fazla oturduk, gerçekten çok da iyi anlaştık da
DA işte.
Bir şey eksik kaldı sanki.
Hani adını koyamadım.
Eve geldiğimde detayları öğrendim.
Çocuk bir şekilde fotoğrafımı görüp, beğenip "bi el atın hacı" demesiyle bu ortam oluşmuş.

Şimdi durum evde geçen pazar,
Arkadaşlardan kaçılan bir whatsapp,
Sürekli uyku hali.
Noldu şimdi.
Elinizde mi patladı bu kertme işi.
Ya da bana mı patladı, düşündürdü.
Bi bok olcağı yok senin hayatından müpte mi dedirtti.
Hay böyle haftasonunu düdüklesinler der çeker giderim.



                                                                                   Not: Okursanız ilerde bu yazıyı. Tepkim size ya da o çocuğa değil. Kendime. Derdim var kendimle. 

5 Haziran 2015 Cuma

Ne yıllardı be. (Toybox bile içerir)

Kimseyi okuyamadığım zaman diliminden selam,
cidden okuyamıyorum fazla.
Kim ne yapmış diye mailden bakıyorum kısa kısa.
Kısa dediysem de cidden baya kısa kalıyorum buralarda.
Şans eseri Dilek'in yaptığı etiketi gördüm.
Hah dedim Müpte al sana kafanı dağıtmak için fırsat.
Neyse Mevzu küçüklük anıları.
Yaptıklarımız.

Çocukluğuma dair pek çok şeyi unuttum ben,
Depremin etkisiyle şehir değiştirme mi dersin, arkadaşlarını kaybedince bilinçaltına atılan mutsuzlukların yok olması mı dersin ? Sen bilirsin.

Bebekken, büyürken çok sessizmişim. Annem hep bunu över herkese; "Müpte çok sakindi, onunla günlere gitmek bile kolay bırak bir kenarda otursun tek merakı biblolar ki onları da uzaktan aaa ne güzel diye severdi" der ve gururlanır. Gerçi bu iyi bir şey değil ki o günlerden birinde teyzenin tekinin altında kalma hikayem durumu haklı olduğumu kanıtlıyor.
Şaka değil, teyze hakikaten tepeme binmiş.( Bilinç altım seni seviyorum, bunu bana hatırlatmadığın için. )

Ana okulundayken bir çocuktan korkardım. CÜNEYT adı bile heybetli gelirdi hele kendisi; emin olun korkulacak cinsten. Annem bırakırdı beni saati geldiğinde ama sınıfta bir CÜNEYT varsa giremezdim içeri, korkardım. Gene de gizli gizli kuru boyalarımı onun askıdaki montunun cebine açtığım doğrudur. Napsaydım acaba ? Korkutmasaydı o kadar beni.

  İlk okulda da mız mız diye belirtilen kızlardandım bir sıra; laf söylemeye korkardı millet çünkü susmayacağımı bir şekilde burunlarından getireceğimi bilirlerdi. Şöyle bakıyorum da ilk okul arkadaşlarım ne çekmişsiniz be !?!?

Mahallede yaşamanın nimetlerinden sonuna kadar yararlandım, üst katta oturan sınıf arkadaşlarımla her sabah ve her akşam olmak üzere yarışlarımız vardı, merdiven çıkma !?! Çok önemli bir yarıştır, bu sayede Cumartesi günü yapılacak etkinliklerde ezme şansımız doğuyordu :) Kumdan çamur pastalar, misket oynama, taso turnuvaları ve elbette futbolcu kartları (: Düşündüm de tipik erkek modunda büyümüşüm :p  Ailedeki tek kızsan hayat çok zor miirim :)

Abim olabildiğince çakaldır, hala öyle. Sevdiğim yemekleri bile bile kötü şeylere benzetmesi ve kendisinin tencereye gömülmesi,şukusunu verip ayakta alkışlarım.
Laf aramızda İzmit'in dağlarına bakıp "Bak Müpte bu dağların arkası Almanya" dediğinde gerçekten inanmış; beni de götür o kadar yakınsa arada eve gelirim demiştim. Şiiii kimse duymasın.
Eski paralarla beni kandırıp bakkala göndermesi, son damlaydı diyebilirim. Ha intikam aldım elbette, 'sigara mı içiyorsun sen abi ?' 'Babama kül tabağını göstereyim mi abiii' gibi tehditlerle elbette. ;)

Ailenin ilk kız torunu olduğumdan ve apartmanımızın tek kız çocuğu olduğumdan pek ilgi alaka ile büyütüldüm, adıma maniler sözler yazıldı. Bu abimin arkadaşları arasında yaygın olduğunda ??!!? Kabus. :Ergenliğe giremeeden yaktılar beni.

Sanırım çocukluğuma dair hatırladığım en kötü şey depremdir.
Birebir yaşamadım, şans eseri o gece başka bir yerde kaldık. Ama komşular, arkadaşlar, tüm çevrem oradaydı.
Çocuk aklıyla deprem bilmiyorken; enkazın başında "Baba Serap ablanın sesi değil mi o bak bağırıyor" dediğimde onun ağlamasına anlam verememiştim. Abimin Almanya'dan hemde yeni gitmişken geri gelmesini bizi özlediğine yormuştum. Dağlara çıktığımızda sırf beraber bir şeyler yapıyoruz sanarak eğlenmiş bile olabilirim. Ama arkadaşımın ailesiyle sarılmış halde sudan çıktığını öğrendiğimde, sahile gidip durumun daha da vahim olduğunu gördüğümde, donup kalmıştım.
Bir daha yaşanmaz umarım.
O acıların karşısında çaresiz kalmak, hayatta görebileceğin en zor andır. Buna eminim.




Edit: Mimlenenler diye belirtmeyi unutmuş müpte. Çocukluğunu merak ediyorum herkesin yapmayanlar yapsa mesela ? Olmaz mı ki. Ama özellikle +Plaza Sesi  Sen yapmalısın :)

2 Haziran 2015 Salı

Hayat diyorum, Çok boktan.

Ne diyeceğini bilemez hal.
Nasıl duracağını ya da davranacağını.
Hassiktir dediğim bir çok anım vardır, ama bu kadar büyüğü.
Hayır be  !?
Kodummunun hayatı bu kadar acımasız olamaz.
Bu kadar canımı yakamaz.
Lan, neden diye sorgulayamıyorum bile.
Olum herkes gitsin.
Bu durumu idrak etmem, yapamıyorum.


**
Şimdiye kadar olan, yaşanılan hiç bir şey diyorum.
Anlatamıyorum.
Gözümden gelen yerli yersiz su damlalarını da,
Alıp siktirsin gitsin bu olaylar.
Ya da ben gidicem.
Bu boktan, saçma sapan, hiç düzelmeyen yaşamdan ben siktirip giidcem.

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Hepsini İçine Koysak Bu kadar Olurdu. Oldu.

Yeni birine kendini anlatmak, işte en zoru bu olsa gerek.
Sevdiğin/sevmediğin her şeyi öğrenmesini beklerken onu daha yakından tanımaya çalışmak.
Çok zor azizim.
Yorucu yani en azından artık yorucu.
Gereksiz geliyor nedense.
İlerde bir gün bu yazdıklarımla çelişecek şeyler düşüneceğim biliyorum.
Yeniden sevince aptal oluyorum ben kendimi biliyorum.
Gene de şuan bu şekilde hissediyorum.
Bunu sever, şundan hoşlanmaz.
Bu saatte konuşursan sıkıntı değil, geçe kalırsan problem.
En sevdiği araba,
Ne klasik mi o ?
Nedir yani.
Bunları öğrendiğimde her şey daha mı güzel olacak.
Anlaşmalar bu şekilde mi oluyor yani.
Yakından tanıyorsun,
Gidiyor.
Tanımıyorsun,
Gidiyor.

Şimdi bakıyorum, neden kendimi değerlerimi ailemi, yaşantımı o yabancıya anlatayım. Oluruna bıraksak mesela, görse bilse o şekilde. Çaba göstermesek mesela. Ne olacak ne farkı var ?
Mutlu olmayı geçtim artık. Olmasa da olur, hayatın eğlencesini istediğimi ki bunun beni daha iyi yaptığını gördüğümden beri daha mutluyum.

***

Hayatımla ilgili yeni kararlar alıyorum.
Her defasında bir değişiklik yapmaya giden müpte bu sefer daha da büyük değişimlere kalkışıyor.
Tamam he zaman aklımda olsa da bunun için ilk defa harekete geçtim. Yaşayacağım şehri değiştiriyorum. Yaşantımı buna bağlı olarak değiştiriyorum. Aslında bunlar şöyle oluyor:

Pis pis sırıtıyorum sabahın köründe.
kör dediysem inan, ciddi ciddi kör.
Saat 05:11,
İşe gitmek için çok erken bir saat.
Yatak resmen sarılıyor gitme müpte diye bırakmıyor.
Alarm çalıyor,
Alarm bir daha çalıyor kalk müpte gidecek yolun çok.
Üstelik dolambaçlı bir yol, işin kötüsü yolu da bilmiyorsun.
Bilmeyenlere,
Yaklaşık beş gündür İstanbuldaydım sayın okuyan/dinleyen, çok gezdim. Kafamı rahatlatana kadar içtim.Saçma sapan hareketler yaparken yarını düşünmedim.Ve sonra dedim ki; ben burada yaşamalıyım.O hareketliliği pek çok insan sevmese de benim hoşuma gitti.Bu kadar durağan bir zamanda, pek iyi geldi.

Şimdi dersen ki bunun için ne yaptın :p
Dil, işimde büyük kısmı orası tamamlıyor.
Hayat 25 yaşından sonra değişecek, sanırım.

***

Mis'imin mimi.
Pek kıymetli Mis'im beni mim için etiketlemiş.
O isterse müpte yapmaz mı ? Yapar.
Kafamızdaki en komik, orjinal derneği kuracağız demiş. Sanırım üç-beş tane çıkar benden.
Pek sağlıklı düşünmediğimi anlamak zor olmasa gerek, hal böyleyken.. malum ;)

-Tatiller sonsuza kadar sürsün de böyle strese gelmeyelim diyenler derneği.
Kısa süreli tatil tatil değildir anlayışını benimseyen, genç yaşlı kadın/erkek ayırmayan tüm eşit haklarla birlikte olanların derneği.

-Sinirleri bozulan ve konu hakkında orjinal laf sokanları koruma derneği.
Hatun ya da er kişisi farkı yok, o kadar güzel laf sokanlar var ki bunlar koruma altına alınmalılar. Ciddiyim, onlardan öğreneceğimiz çok şey var.
Maşallah diyelim ;)

-Gülüşü gerçekten güzel, içten olan / gamzesi çıkanları koruma derneği.
Hatun mu istersin, adam mı bilemem ama bence güzel gülenler ve gamzesi olanları şöyle bir kenara ayıralım da nesli tükenmesin. Sonra biz n'aparız acaba ?? Şahsen pek bakarım, pek severim.

-Sırf evladı sıkılmasın diye kendi sevdiği programdan vazgeçen annelerin kıymetini bilme derneği.
İşte bu en gereklisi. sırf mutlu olmaları için bile dernek açılabilir. Üye sayısının fazlaca olacağını düşünmekteyim.

15 Mayıs 2015 Cuma

TekderdimHissizleşmek


Hani kafan çok karışıktır, yazacakların o kadar yarım kalır ki.
Bir şey yapamazsın.
İşte durum bu.
Açıklamasını yapamadığım duygular içinde yaşıyorum şu sıra.
Gerçi duygu değişiklikleri de tam benlik.
İstediğim duyguya çekemesem de hemen kendimi toparlıyorum bir şekilde.
Aamir khan' ın dediği gibi "all is well"
bilinç altımı kandırmaya yönelik çalışmalar yapıyorum.
Aslında ben çok iyiyim, sorun yok gibi.
İnanamayacaksınız ama gerçekten inanıyor :p
Bu cümleyi kuran bir hatundan anlaşılan aslında kötü olduğu o nedenle de böyle söylediğidir.
Ama alakası yok.
Arada bir duygusala bağladığım doğrudur.
Geri kalan zaman diliminde siktir etmiş olduğumsa daha doğrudur.
Hayatım boyunca yaptığım seçimlerin %100 doğru olduğunu ssavunmadım. Savunamam da.
İnsanım lan.
Neyin artistliğini yapayım.
Hata yapmak doğamda var.
Bunu kabul ediyorum.
Adam olmayanları anlamamak, istediğim şekilde görmek gibi huylarım var.
Aman ha yanlış anlaşılmasın.
Hayatımda adam olmayanı unutmak istemiyodum ya hani mevzu odur.

Her şey altüst olmuş durumda sayın dinleyen ya da okuyan.
Hayatım tamamen farklı bir hal aldı.
Kaza gibi düşün.
Vücudunun bir kısmını yitirmişsin gibi.
Bu kaza kalbimde şuan tam olarak evet.
Kalbin üçte ikisi kullanılamaz halde.
İnanılmaz bir şekilde acımıyor fazla.
Tabiki de üzerine bastırırsan can yakıyor.
O nedenle ne yapıyoruz bastırmıyoruz :)
Hissizleşmeye başlayacağım zamanı iple çekiyorum ama yalan yok.
*Herhangi bir acıdan sonra onu hatırlatacak tüm an'ları ortadan kaldıran tipler vardır.
Her zaman kızmışımdır onlara.
Abi olan olmuştur.
Ama yaşanılanlar, ki bunlar fotoğrafından mekanlarına kadar.
Yaşanılmış olarak kalmalıdır, kalacaktır.
Kötü anlar da olsa belleğinde olmalıdır.
Ya da gözünün önünde.
Hatanın büyüğünü burada yaptım ben.
Çok yukardan atmışım.
O anları gördükçe canı yanarmış insanın, daha beter kanatırmış.
Kendini kötü hissettirirmiş o anlar.
Tabiri caizse becerilmiş ve kenara atılmış.
Bu zamana kadar bitişlerde, hiç bir şeyi silip atmadım.
Yani sonradan silsem de aman acı vermesin aman görmeyeyim demedim.
Dedim ya; bu zamana kadar.
İlk defa an kalmasın istedim.
İlk defa o olmamış olay hiç yaşanmamış gibi olsun istedim.
Neticede büyük konuşmamak gerek.
Mana bulduğun hareketleri yaşamadan gebermiyorsun bu bir gerçek.

Şuan bunu yazarken acı oldu sanırım.
Ve sanırım katlanılabilir bir acı.
O nedenle bu kadarı yeter der,
Giderim.


TekderdimHissizleşmek


Hani kafan çok karışıktır, yazacakların o kadar yarım kalır ki.
Bir şey yapamazsın.
İşte durum bu.
Açıklamasını yapamadığım duygular içinde yaşıyorum şu sıra.
Gerçi duygu değişiklikleri de tam benlik.
İstediğim duyguya çekemesem de hemen kendimi toparlıyorum bir şekilde.
Aamir khan' ın dediği gibi "all is well"
bilinç altımı kandırmaya yönelik çalışmalar yapıyorum.
Aslında ben çok iyiyim, sorun yok gibi.
İnanamayacaksınız ama gerçekten inanıyor :p
Bu cümleyi kuran bir hatundan anlaşılan aslında kötü olduğu o nedenle de böyle söylediğidir.
Ama alakası yok.
Arada bir duygusala bağladığım doğrudur.
Geri kalan zaman diliminde siktir etmiş olduğumsa daha doğrudur.
Hayatım boyunca yaptığım seçimlerin %100 doğru olduğunu ssavunmadım. Savunamam da.
İnsanım lan.
Neyin artistliğini yapayım.
Hata yapmak doğamda var.
Bunu kabul ediyorum.
Adam olmayanları anlamamak, istediğim şekilde görmek gibi huylarım var.
Aman ha yanlış anlaşılmasın.
Hayatımda adam olmayanı unutmak istemiyodum ya hani mevzu odur.

Her şey altüst olmuş durumda sayın dinleyen ya da okuyan.
Hayatım tamamen farklı bir hal aldı.
Kaza gibi düşün.
Vücudunun bir kısmını yitirmişsin gibi.
Bu kaza kalbimde şuan tam olarak evet.
Kalbin üçte ikisi kullanılamaz halde.
İnanılmaz bir şekilde acımıyor fazla.
Tabiki de üzerine bastırırsan can yakıyor.
O nedenle ne yapıyoruz bastırmıyoruz :)
Hissizleşmeye başlayacağım zamanı iple çekiyorum ama yalan yok.
*Herhangi bir acıdan sonra onu hatırlatacak tüm an'ları ortadan kaldıran tipler vardır.
Her zaman kızmışımdır onlara.
Abi olan olmuştur.
Ama yaşanılanlar, ki bunlar fotoğrafından mekanlarına kadar.
Yaşanılmış olarak kalmalıdır, kalacaktır.
Kötü anlar da olsa belleğinde olmalıdır.
Ya da gözünün önünde.
Hatanın büyüğünü burada yaptım ben.
Çok yukardan atmışım.
O anları gördükçe canı yanarmış insanın, daha beter kanatırmış.
Kendini kötü hissettirirmiş o anlar.
Tabiri caizse becerilmiş ve kenara atılmış.
Bu zamana kadar bitişlerde, hiç bir şeyi silip atmadım.
Yani sonradan silsem de aman acı vermesin aman görmeyeyim demedim.
Dedim ya; bu zamana kadar.
İlk defa an kalmasın istedim.
İlk defa o olmamış olay hiç yaşanmamış gibi olsun istedim.
Neticede büyük konuşmamak gerek.
Mana bulduğun hareketleri yaşamadan gebermiyorsun bu bir gerçek.

Şuan bunu yazarken acı oldu sanırım.
Ve sanırım katlanılabilir bir acı.
O nedenle bu kadarı yeter der,
Giderim.


12 Mayıs 2015 Salı

Tahammülsüzleştirebildiklerimizdenmisiniz.

Bir limiti vardır her insanın.
Bazı küçük olayda bile dolabilir bilemezsin.
Hayatım boyunca katlanamadığım üç beş şey vardır.
Ha affedilemez kısmını söylemiyorum şuanda.
Gerçi unuturum ben aklımda tutamam.

Yaşadığım;
Tam bir sinir harbi.
Gerçi ilk değil bu yaşanılan da.
Arada bir oluyorsa sıkıntı değil de.
Bunu sık sık yaşar olduysan bir sorun vardır.
Ki bence evet sorun büyüktür.
İnsanların yalan söylemesi.
Dayanamıyorum buna.
Sorun varsa gel konuş abi.
Ne bok var saklanmasının.
Tamam lise yıllarımda bende yalan söyledim. 
Hemde bir çok kere.
Bilirdim babama gerçeği söylesem sorun çıkacağını, annemle kavga etmesinler diye söylerdim.
Tabi bu durum bende bitse de bitmemiş olanlarda var ve hala yaşıyorlar.
Gerçekler her zaman mutlu etmez de,
Yalanlar ortaya çıktığında yanan can daha beter bir acı barındırır bünyesinde.

İnsanların samimiyetine güvenen bir tip diyebiliriz müpte için.
Hemen inanırım.
İnanırım çünkü onun beni kandırması olası değildir.
Ne gibi bir çıkarı olabilir ki.
Ben söylemem yalan.
Sorunum varsa gider konuşur çözerim.
He zamanında küstürmüşlerdi.
Tabi davşan dağa küsmüş dağın haberi yok :)
kapatırdım dünyaya kendimi,
Gereksiz gördüğüm her şeyden kaçardım.
Baya baya uzaklaşmıştım.
En yakınlarımdan bile.
Kulaklıklarımı takıp insanlardan uzaklaşmayı bırakmamalıymışım.
Nereden bileyim aslında çok yakın olmamak gerektiğini.
Kime ne kadar yakın olursan o kadar yakarmış canını.
Ha bunu bu yaşa kadar öğrenemedin mi deme.
Öğrensem de unutuyorum ben.
Bütün yaşanan kötü olayların üzerini örten bir bilinç altım var.
Kafasına göre eski yöntemlerle çalışıyor.
Mutsuz olduğum anlar çok net değildir bende.
Misal deprem zamanına ait kısa kısa şeyler hatırlarım.
Bazıları bunu velinimet olarak görse de yok be anacım öyle değil.
Misal;
Sana kötü bir şey ki cidden kötü bir şey yapmış bir insan düşün.
O insan hakkında bile iyi şeyler sıralanır akında.
Kötü şeyleri hatırlamazsın.
O zaman onun yapabileceklerini tekrar yaşarsın.
Bunu aşmanın bir kaç yolu var,
biri haricinde hepsi de doktordan geçiyor.
İlaçlar,
Doktorlar,
Hastahaneler,
Harcanan kocaman zaman.

Buna da tahammülüm yok abi benim.
Yok işte.
Dayanmak uğraşmak istemiyorum.
Çaba göstermek değil de hayata da strateji mi yapalım yani.
Hayat lan.
Doğaçlama yaşarsın.
Ne oluyorsa oluyodur.

Neyse;
Benden bir bok olmayacağı gibi, deliriyorum galiba.
Hadi hayırlısı.


29 Nisan 2015 Çarşamba

Kubilay lay lay.

İtirazım var diyerek girdim bu aleme.
İtiraz dediysem de öyle bir baş kaldırı değil ha !?1
bildiğin film yorumlamasına benzer bir durum.
Bir seneyi bir kaç gün geçmiş ki bu büyük başarıdır.
En azından sürekliliği olmayan bir hatunun buralarda bu denli uzun kalması.
[Anlamayana;Bu blog bir yaşına girdi.]
Hani değişimin bu kadar olacağını söyleseler pardon ama totomla gülerdim.
Baştan itibaren okumaya başladım da kendimi; oooohh hohoo !?!
Neler var neler.
Mesela yorumlarımda değişimler olmuş.
Şöyle ki;
Bilen bilir ilk zamanlar " Merhaba ben müptezel.blogspot.com adresli bloğgun sahibi bana da beklerim" gibi yorumlar yaparken;
Şimdilerde yazıyla ilgili yorumlar yapmaya başlamışım :p
İlk yorumumu kime yaptığımı bilmiyorum,
Ama takipçi kazanmak için bildiğin yalakalık yapmışım.
Zamanla anlamışım olay bu değil?!?!
Bildiğin tanımadığım bilmediğim insanları yakın bulmaya başlamışım;
Aslında örnek çok ama şuan aklıma gelen Lady'mdir.

İlk zamanlar adımı bangır bangır haykırmışım etrafta;
İnstagramlar twitterlar derken dank etmiş.
Mevzu tanınmak değil içini dökebilmek.
Saklamışım hemen kendimi tabi geç olmuş ama en azından rahat döker olmuşum içimi.

bir yerde okumuştum
"Kişisel blog yazmak film yorumu ya da kitap yorumu yazmak değildir,
Aslında olması gereken şey adından da anlaşıldığı gibi kişiseldir."
Bu şekilde bir yorumdu yanlış hatırlamıyorsam.
Yazan ölmüş,
Cidden hayatta değil ve dedikleri o kadar dokunmuştu ki,
Dur lan bunu ben kendime uyarlar kullanırım demiştim.
Korkmadan yazmaya başladım ki iyi ki okumuşum zat-ı muhteremin yorumunu.

Bak bir de şöyle durum var ;
İlk zamanlarda bilimsel yazılara da merak salmışım.
Tamam psikolojiye meraklıyım ama biraz fazla olmuş ya :)
Sanki küçük ergen bir kız Google' a girip mmmh şunun hakkında bilgi getir bana  !
Bende güzelce yazı yorumlayayım demiş.
Aman yarabbi !??! Utanıyorum ya ben şuan !?
Üç ay sonra bir değişim olmuş bende.
Gayet güzel değişimler elbette.
Ben beğendim belki sende görsen beğenirsin.

İşin aslı buralarda olduğum için mutluyum.
Sizi tanıdığıma daha çok.
Sanırım daha bu hatunun okunacak çok yazısı olacak.
Uyarmadı demeyin.

Ha bu arada anladım ki;
Blog yazmak başkalarının hayatına dokunmasına izin vermektir, aynı şekilde başkalarının aslında yakın olabildiğini görmektir.Son sözümü söyler şimdilik giderim :)

14 Nisan 2015 Salı

May The Force Be With You.

Uzun zamandır yazmadığımı belirten bir arkadaş mevcut aranızda :)
Özledik demiş.
Özledik, evet bende özledim.
Yazmaya zaman bulduğum zamanları,
Kendi kendime olduğum anları,
Tasasız zamanlarımı.
Ama malum ekmek parası : p

Bu kadar yoğunluğun arasında geldim sayın dinleyen.
Daha da uzatmadan buralardayım demek istedim.
Halimi merak eden varsa; iyiyim.
Sadece arada kendim gibi davranmıyorum.
Tam olarak pislik, aciz hatunlara dönüyorum.
Savunmasız kalmış gibi.
Zırhımı giyiyorum bazen de;
Biliyorum ki;
Giymediğim zaman pişman oluyorum.
En son sanırım dün bu şekilde savunmasız kaldım.
Ağlamak geldi içimden.
Ağlamak ki böyle damlalar değil,
Bildiğin şelale olsun istedim.
Aniden sırıtmaya başladım gözümden yaş gelirken.
Dur dedim müpte;
Bunu yapma.
Ve az önce ağlamaklı olan sanki ben değilmişim gibi,
Kahkahalara boğuldum.
Size de olur muhakkak.
Sorun bende değildir herhalde :p
Her insanda oluyor biliyorum da.
Sanırım bu mod değişiklikleri bana sık olmaya başladı.
Nedir ? Aşktan mıdır ? Yoğunluktan mıdır ?
Ne zaman bu hale geldim bilmiyorum.
Yapmamam gereken şeyler yapıp ani değişimlerle kapatıyorum.
Örnek istersin okuyucu muhakkak.
Al sana örnek:
Kıskançlık;
En boktan duygu.
Bilirsin aslında bir şey yoktur ortada.
Ama paylaşmak, paylaşmayı istemeyince güzel durmaz hayatlarda.
En azından bende öyle oluyor.
Sanırım bu da etkiliyor bolca.
 Şimdi bunu yaparsam; aa dur bi dakka kıskanırım ki ben.
 Yapmasın be öyle, olmasın bitmesinde.
 Ya bunalırsa ?
 Vazgeçerse ?
 Aman boşver ya seviyoruz o kadar.
 Ama ben ben bilmiyorum.
 S. hadi gidelim.
Şarkılar, dedikodular. . . 
Yukarıda olan dakika içindeki ufak değişimler.
Çok küçük gelmiş olabilir.
Okuyunca ben de bu ne diyor lan derdim.
Ama büyüklerini burada anlatabileceğimi sanmıyorum.
Aynı etkiyi yapan başka ne var dersen ?
Şarkılar derim.
Şuan çalan "Her şey Çok Güzel Olacak-Bir zamanlar fırtınalar estirirdim"
Mükemmel hissettiriyorken.
Ardından  "Sen Orda Yoksun" geldiğinde;
En umutsuz hatun benim gibi geliyor.
Sanki okuduklarını anlık yaşıyorum.
O yüzden duygusal şarkıları dinlememeyi tercih ederim.
Sonrasında bir manyak çıkar ortaya,
Biliyorum.
Trip atmanın küfretmenin dibini gördüm o anlarda. :)
Sana da olduğunu biliyorum.
Olmaması da tuhaf.
Belki de abartıyorum.
Belki de sadece içimdeki o küçük kız el kaldırıyordur.
Beni unuttun, artık bir şeyler yap kendin için demiştir.
Sanırım biraz kendimi dinlemeliyim.
Sanırım biraz daha tasasız olmalıyım.
Durum bu sayın dinleyen.
Aslında okuduğun bu hatun Tam bir Manyak.
Bundan sonra ne okuyacağım dersen de;
Haklısın ne diyeyim :)

Kendime geleceğim.
Daha iyi olacağım.
Bu haller geçecek(!)
Geçmeli.
















7 Nisan 2015 Salı

N'apayım Ben Böyleyim.

Evde yalnız olmanın verdiği o muhteşem his.
Abi ben bunu ne zamandır yaşamamışım.
Matiz çalıyor şuan.
Gel diyor, gel.
Aslında müpte kimse gelsin istemiyor.
Belki uyku olarak değerlendirecekti bu yalnızlığı.
Ama geldi sizinle paylaştı.
Tam burayı yazarken kafam sağa sola sallandı.[50.sn]
Malum müzik dinlerken kendimden geçiyorum.
** işte beklenen kahve :o
Bilmediysen buyur bir bak :p
Laf aramızda;
Mim oluşturmaya çalışıyorum aslında.
Zaman bulursam yapacağım.
[Arkadaşın biri eğlencelisin demişte :o]
Mesela dur bir dakika şuan sanırım su kaynadı.
Kahvemi alıp geliyorum yanınıza.
**Hah tamamdır.
Bundan bize ne deme ya.
Sizle paylaşacağım elbette.

Bilen bilir müpte heyecanlı hatundur.
Heyecan yaptığındaysa; saçmalar.
Sanırım şuan onu yaşıyoruz.
Evde bir başıma vaay anasını.
Geçen gün alışverişte yaşadım aynısını
Çanta beğenmiştim.
Ama harbi fenaydı.
Baktım, aslında ben bunu anneme aldırırım,
Babamın kartından geçerler,
Neden kendime yük olayım ki aman onlar alsın dedim ve fotoğrafını anneme postaladım çaktırmadan.
O sırada satıcı kızın yanımda olduğunu unutmuştum.
Sırıtıp durdu.
Dedim "Ablacım kusura bakma çok gevezeyim ben.
Zamanında sustum,
Kimse açamadı.
Hatta kimse yanımda olmak istemedi.
Ama geçti artık böyle bu kız napcan mecbur " deyince,
Hatun resmen" banane ya sanki arkadaş olcaz "dedi.
Lan dedim müpte heyecan sana göre değil :D
Ha ipledim mi bu durumu ???
Hayır.
Bunları takamam.
Yemedi.

Eskidendi küçük şeylerden mutlu olmak derdim hep.
Hep daha fazlasını istedim.
Misal; O adam geliyorsa, teklifiyle gelecek.
Romantik mi, önüme gül serecek.
De oldu mu ?
Hayır.
Bekledim, baktım olmadı.
Sonra baktım bir daha.
Lan benim büyük şeyler istemek gibi bir derdim yok.
Küçük bir papatyayla bile mutlu oluyorum.
Can dost denmesinden,
Beşiktaşlı olmaktan,
Kahvemi yudumlayabilmekten,
Çanta beğenmekten bile :p
Mutlu olabiliyorum.
Zorlamaya ne gerek var.

Neyse.
İçten gelenler diyelim bu yazıya.
Müpte için ayrılan sürenin bir müddet için sonuna geldik.
Bana uğrayın. Öperim :* :*

6 Nisan 2015 Pazartesi

Mim Okumayan Herkesi BeklerizZ. ;)

Geri dönüşü Mim ile yapabileceğimi söylemişlerdi.
Ama mimleyen yoktu ortada.
Geçmiş yazılara bakarsan kim olduğunu anlarsın ;)
Onları dinlemedim ben farklı yazayım dedim :p
İşte durum bu sanırım ben devam kısmını mim ile yapacağım.
Şimdi sorularla devam edeyim mademse.
Kreatif Başkan sağolsun dedim ve yaptım.
Kafa Derginin soruları olduğunu idda ediyorlar.
Ha sorular nasıl derseniz benceeee mmmh iyiy iyi :)

Bilgisayarın masa üstündeki görüntü ne ? 
Orasını biz belirleyemiyoruz cınım yhaaa. Şirket politikası; her bilgisayarda aynı amblem Ma-Le-Sef.

Bir kafeye girdiğinde genellikle ne sipariş verirsin ?
Şimdi orası biraz değişiktir. 
Şöyle ki; kafeyi biliyorsam ve güzel çay yapıyorlarsa kesinlikle çay.
Ama güzel değil ise Türk Kahvesi. 
O da değilse güzel Su. 
Mümkünse tabi.

Google' da aradığın en son şey ne ?? 
Unutursam Fısılda - Müzikleri. 
Şarkı indirebiliyorum arada napim be. :p

Mesajlaştığın ya da konuştuğun son insan kim ??
O. 
Kız arkadaşının sorun olduğunu ve kusura bakmamam gerektiğini söylüyordu. 

Tiyatroya en son ne zaman gittin ?? 
Hatırlayamadığım kadar olduysa demek ki. 
Yok. 
Gitmedim ben tiyatroya 2015 içinde.
Utandım da. 
Benden ötürü değil ya !??!
Kimse gelmiyor benle. 
Gelmiyorlar işte. 
Beraber gidelim mi :))

Sinemaya en son ne zaman gittin ?? 
Konu sinemaysa net söylerim 3 Hafta önce. 
Güya her hafta gidecektik. 
Sevgili yapan hatun çok değişti. 
Kocaaa şehirde yalnızım dostlarım.
Sanırım tek gitmem gerekecek :)

Hangi diziyi herkes izlemeli ? ?
Ben eski dizi severim.
Hani çocuk olduğumuz zamanlar. 
Hani Dizilerin de bir tadının olduğu. 
Şimdi bakıyorum da; 
Yok be abi izlenmez. 
Ha dersen izlemiyor musun. ? 
İzliyorum da tavsiye etmiyorum :p

En son ne tür bir müzik dinledin ?? 
Türünü bilmiyorum. :D
Bilmeden ecnebi şarkıları dinliyorum ben. 
En son : Sia / Elastic Heart Dinledim. Hatta dur gene dinleyeyim.
Sabit zevke sahip değilim. 
Bir önceki şarkı Wolfmother /  WOMAN idi :) 
Özellikle sevdiğin dersen :
Thurisaz - Years of silence [Özeldir]

Seni en çok ne çıldırtır ??
Belirsizlik.
Çok belirsiz kalamam. 
Bunalırım.
Sinirlenir, 
Saldırırım.
Şiddetli olur yani.

Ne zaman uyanırsın ??
Aslında ben aptala yatmayı tercih ederim.:) 
Sanırım soru uyku diyor.
Değişir bu. 
Duruma göre, 
çişim varsa hemen kalkarım mesela saatin önemi yok.
Tatilse; temizlik olmayacaksa; evde tek iseeem o_o 
Öğleden sonra. 
Akşamı da bulabilir. : p

Yıl içindeki en favori günün hangisi ?
Doğum günüsüm !?!?!
Elbette. 
İlgi severim ben. 
İlgilendikleri en çok ilgilendikleri günü severim.
Ha ha ha .
Geçtiğimiz doğum günü pek parlak değildi ama olsun. 
İlk kutlayanı sevmiştim :* 
Pehhh !??!

Favori emojin hangisi ??
Bkz. ;)

Birini seç: kedi mi köpek mi ?
Köpek. 
Kesinlikle köpek.
Dur bi daha bakıyorum. 
Köpek - köpek - köpek :)


Kuzey mi Güney mi ? 
Bende Güney adında bir arkadaş var sıcaktan soğutur.
O nedenle güney demek istesem de Kuzey !?!?!
Daha karizmatik böyle bakılırsa ;)
Isınmak isteyen yakın dursun mod: on :D

İstanbul'la ilgili sevmediğin bir şey ? 
Trafik. 
Bir kere denk geldim.
Bak sadece bir kere.
Ebem ağladı, sinirim bozuldu,
Ah ulan dedim.
Küfür bile ettim.
Yaşayanları düşünmek mmh. Neyse.

Komedi mi dram mı ??
Bunlar yerine göredir bence.
Bazen dram olmalı bazen de komedi. 
Ama absürt komedi tercihimdir. ;)

Çay mı kahve mi ??
Uykum var vaktim az ise ; Kahve.
Uykumu almış vaktim bol ise; Çay.Keyif yapacaksam ; Çay.
Film izleyeceksem ; Kahve.
Starbaaaks a gideceksek Kahve :p 
Aradaki çay ocağımsı yere gideceksek Çay :p 

Uzatayım mı daha ; ) 


Bu soruları cevaplamadan önce ne yapıyordun ? 
Ayaklarımı uzatmış, 
Makrom bitse de işleri mi halletsem diye düşünüp müzik dinliyordum. 

Son olarak: Bir sırrınızı paylaşın 
İki kişinin bildiği... 
Yapmicam demicem. 
Tamam tamam. 
Sustum valla bak : p
Vermem sırrımı falan olmazz o :)